http-equiv='refresh'/>

24 Mayıs 2012 Perşembe

Doktor Problematiği

Doktorluk zor meslek. Her branşı öyle, yıllarca süren eğitim süreci bile başlıbaşına zor. Sonra sorumluluğu büyük, nöbeti var, her dakika telefon yanıtlayabilme ihtimali var; böyle uzayan bir liste. Çocuk doktorluğu ise bunlara ilave olarak bir de derdini anlatamayan minikleri muayene etmenin zorluğunu yaşıyor. Eksikliğini görmek istemesek de yanlarına gitmeyi dilemeyiz hiç birimiz. Yine de doktora yansımaz bu korkumuz ya da isteksizliğimiz. Daha doğrusu ona dert olmaz. Ama çocuk doktorları daha kapıdan ağlayarak giren hastalarla baş etmek zorundadırlar.

Diğer branş doktorları gibi çocuk doktorları da bazı konularda uzlaşamazlar. Ak diyene kara diyen vardır. Biz annelerin kafalarını karıştırabilirler sıkça. Örneğin biri kan tahlili yapmadan,ek gıdaya başlamayı takiben demir ilacı verir, diğeri bunu yanlış bulur ve mutlaka tahlil sonrasında demir takviyesi uygular. Biri Peditus gibi şurupların o yaştaki çocuklara ağır yan etkilerde bulunabileceğini söyler. Başkası şimdiye kadar binlerce hastama verdim bu ilacı, hiçbir etkisini görmedik der ve kullandırır. Bunun gibi örnekler çok. Tek bir doğru mu yok, yorumlama biçimi mi farklı, fayda-zarar dengesine bakışları mı değişik bilemiyorum tam nedenini. Sonuçta bu örnekler çoğaldıkça bir şekilde kendilerine yakın gördükleri, daha kafalarına yatan tedavi/uygulamalar öneren doktoru tercih ediyorlar.



Bunlar bir yana, doktorun çocuğa karşı yaklaşımı çok önemli. Geçen hafta Eda’nın yüzünde çıkan kızarıklıklar ve gözündeki çapaklanma nedeniyle doktora gittik. Kendi doktoru kongredeymiş. O yüzden başka bir hastaneden ve doktordan randevu aldım. Daha önce de bir kez gittiğimiz bir doktordu. Eda yine kapıdan girer girmez huzursuzluk yapmaya başladıı ve odadan çıkmaya çalıştı. Artık kapıları da açabildiği için zaptetmek iyice zor hale geldi. Neyse bir şekilde odada tuttuk. Doktor hanım şikayetimizi dinledi ve muayene için bizi arka tarafa aldı. Eda ağlamaya başladı tabii. Hemen yatıştırmak için “Bak kızım senin de doktor setin var.Bebeklerini muayene ediyorsun ya, seyret şimdi doktor teyzeyi bakalım neler yapacak. Sen de aynısını bebeklerine yaparsın. Hem büyüyünce de doktor olmak istiyorum diyorsun. İzle de öğren güzelce” gibi şeyler söyledim. Doktor da bu şekilde devam etti. “Bak şimdi kalbini dinleyeceğim, sen de bebeklerininkini dinlersin. Bakalım kulaklarımız temiz mi? Dişlerimizin hepsi çıkmış mı bir bakalım....” gibi rahatlatan ifadeler kullandı. Ben acaip şaşırdım ama Eda sadece soyunana kadar ağlayıp bizim bu şekilde konuşmamızla sustu. Muayene boyunca da hiç ağlamadı. İlk kez oluyor bu.

Normalde gittiğimiz doktordan da memnunum ama çocuk ağladığında yaptığı tek şey muayenesine devam etmek yani hiçbir şey yapmamak veya tamam bir şey yok, ağlama canım, çok az kaldı gibi şeyler söylemek oluyordu. Çocuk bunun üzerine susar mı? Mümkün değil. Ben yine son muayenede söylediklerimi söyleyebilirim ama bunları doktorun ağzından duyması çok daha önemli. Çünkü korktuğu kişi ben değilim, o. Ben bu bakımdan son gittiğimiz doktor hanımın yaklaşımını beğendim.

Doktorun çocuğa karşı tutumu dışında anneye yeterince açıklama yapması, annenin kafasındaki soru işaretlerini olabildiğince azaltması da puanını arttırıyor. Hele ki böyle tek doğru olmayan mevzularda annenin ikna olması bakımından çok açıklama, annenin anlayabileceği dilde açıklama gerekli. Bu olmayınca anne de o anda çocukla uğraşmaktan sormayı atladıysa eve dönünce geçiyor bilgisayar başına, site site – forum forum dolaşıyor o hastalıkla veya tedavi biçimiyle ilgili bir şeyler bulmak için. Oysa doktorum bana her şeyi sebepleriyle birlikte anlatsa buna gerek olmayacak, aklımı bulandırmayacağım.
Çok şey mi istiyorum? Doktorluk zor meslek demiştim. İsteyeyim o kadar. İsteyenenin bir yüzü...

HB

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ahh doktor seçimi, zor konu...Haticeciğim, çok şey istemiyorsun tabii ama o kadar mükemmeli yok, en azından ben daha duymadım :) Biz 9. aydan sonra, doktorumuzun yönlendirmesiyle aylık doktor kontrolünü aşı zamanları dışında bıraktık. Dolayısıyla bir problem olmadığı sürece görüşmedik (o birkaç aşı randevusu bile yetti tabii doktordan soğumamıza:))Hiçbir doktor mükemmel değil, kimisi canayakın ancak hasta deneyimi az, kimisi de çocuk dilinden anlamıyor ancak hasta deneyimi çok. Literatürü deneyimlerle yorumlama diyorum ben buna. Örneğin, çocuk hastanesindeki dahiliye uzmanı ile çocuk doktorunuzun bu vakalarla karşılaşma olasılığını düşünün. Müzminleşen konularda aynı doktorun farklı ilaç denemelerini deneyimleme yerine 2.denemeden sonra işin uzmanına gitmeyi tercih etmek doğru geliyor örneğin artık bana. Öperim :)

SadeAnne dedi ki...

Haklısın İlkaycım mükemmeli yok. İlla beğenmediğin bir şeyler çıkıyor ama hem canayakın hem deneyimli olsalar ne olur sanki. Doktorluk en fazla iş sevgisi isteyen mesleklerden. O bakış açısıyla biraz daha ilgili ve düşünceli olmalarını dilerim ama belki onlar da haklı olabilir, gün içinde yüzlerce hastaya bakabiliyorlar.
Ben de seni çok öperim :)

Adsız dedi ki...

Paylaşımlarınız çok yardımcı oldu. Ahşap Stor Perde olarak yardımcı olduğunuz için teşekkür ederiz.

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News