http-equiv='refresh'/>

28 Ocak 2015 Çarşamba

Dilini sevdiğim

Yatağıma gidip uzandım eve gider gitmez. Günün yorgunluğu.. Ama Eda o kadar özlemiş ki gelip gelip yanıma yatıyor. Beni seviyor, sarılıyor bana.
-Seni çok özledim annecim. Ama şimdi de gidip biraz babamla ilgileneyim.
 Babaaaa! Hadi oyun oynayalım!

İlginin böylesi :)


-Kızım hadi dişlerini fırçala yatmadan.
-Dün fırçalasam olmaz mı?
-Yarın mı? Olmaz kızım gece fırçalaman lazım.
-Dün fırçalarım söz.

Zehir gibi çocuklar bu dün-yarın kavramını neden bir türlü doğru kullanamaz :)


Beni o kadar çok özlemiş ki illa benimle uyuyacakmış, sonra babası yatağına geçirirmiş uyuyunca. İyi peki dedik.
-Kızım yalnız bak, bu bir seferlik. Yarın da aynı şeyi istemek yok ona göre.
-Tamam annecim hiç merak etme.
Madem birlikte yatıyoruz, tadını çıkaralım, sıkı sıkı sarılalım dedik.
-Canım kızım seni çok özlüyorum ben yaa.
-Madem özlüyorsun yarın da birlikte yatalım annecim.

Oldu canıııım :)

-Babaanne! Çay nerde kaldı!

Tatlı olduğunuz kadar küstahsınız da hanfendi.

Ah bu çocuklar ah….



HB

22 Ocak 2015 Perşembe

Fotoğraflarla Hamilelik Günlüğü-8



27. hafta

Zorlu parkura geldik. Aslında bu sefer çok daha erken girdim zorlu kısma. Doktorun bebek aşağıda demesiyle birlikte günlük rutinim tamamen değişti. 27.hafta yılbaşı tatiline denk geldi, 2 gün de rapor aldım dinlenmek umuduyla. Ancak Eda da hastalanınca dinlenmek bir hayal oldu. Bu riskli durum beni psikolojik olarak da etkiledi. Örneğin mutfakta yemek yaparken bile kendimi suçlu hissediyorum. Hep dinlenmeliymişim, dikkat etmeliymişim gibi geliyor. Nitekim öyle de olmalı aslında. Çünkü zaman zaman kasılmalar hissediyorum. Başı aşağıda olduğu için baskı da çok fazla. Azıcık yürüsem yoruluyorum. Günlük 4000 adımlardan 200 adımlara indim. Daha yasal doğum iznimin başlamasına 5 hafta var. Uzun bir süre. İnşallah hayırlısıyla atlatırım.

*Fotoğraftaki boyunluk ve bere Minecimin tatlı annesi tarafından benim için örülmüş. Bayıldım! Çoraplar Ayça ve Koray’dan Aden’e hediye, yani minik kızım için gelen ilk hediyeler.



28. hafta

Kar yağışı, soğuklar, kat kat giyinmekten robotlaşan halim bu haftanın özeti. Artık bu konuda daha netim. Kış hamileliği bence daha zor. Çizmeyi bırakın bot giymek bile zor. O fermuarı çekene kadar ne şekillere giriyorum ben. Sonra kötü hava koşullarında dışarıda olma sorunu var. Mesela kar yağınca servis durağına yürüyemeyeceğim için arabayla gelmek zorunda kaldık ki ne kadar tehlikeli. Kamuda çalışan hamilelere tatil ilan edildi. Bizim ne günahımız var!
Bu hafta sonunda doktora gittim. Kızımın kilosu, boyu normal çok şükür. Baş yine aşağıda ama onun artık değişme ihtimali yokmuş. Bol bol yatak tembihlendi yine o nedenle. İdrar tahlilim normal çıktı, taşı düşürdüğüm için rahatladım. Ancak kanda lökosit oranı yüksek çıktı. Onun da sebebi boğaz enfeksiyonu. Ne yazık ki antibiyotik kullanmaya başladım.



29. hafta

İkinci hamilelik ilki gibi değilmiş. Başlarda her şey çok kolaydı, hamile olduğumu bile unutuyordum. Ama sonraları ağırlık arttıkça, dinlenme ihtiyacı büyüdükçe zorlaşmaya başladı. Öyle ayaklarımı uzatayım tüm gün yatayım şansın hiç olmuyor. Normal bir gebelikte gerek de yok buna ama benim doktorumun tam olarak istediği bu. Hamilelik ne kadar da sıkıntılı olsa çok güzel. İçerdeki minik tekmeleriyle ben burdayım dedikçe mutlu hissediyorsun. Her doktora gidişte onu göreceğin için heyecan duyuyorsun. Aşk hamilelikte başlıyor daha.

3 hafta sonra doğum iznine ayrılıyorum. Bu ara işlerimi devretmeye çalışıyorum. Eda’nın da okuldaki ilk dönemi bitti sayılır. Cumartesi günü okulda sunumları vardı. Çok ama çok gurur duyuyor insan. Okul hayatı hep böyle mutlu, başarılı geçer umarım. 2 haftalık tatiline az kaldı. Tam onunki bitecek benim iznim başlayacak ve ben ilk günler işe gelmediğimi söylemesem sanırım daha iyi olacak.



HB

19 Ocak 2015 Pazartesi

Sling Seçimi

Wrap slingler çok tatlı durmuyor mu sizce de? Eda’da haberdar değildim bu kumaşlardan ama şimdilerde alsam mı diye düşünmeye başladım. Lakin çevremde hiç kullanan ve tavsiye alabileceğim birileri yok. Videolarını izlediğim kadarıyla bağlaması biraz zahmetli. Ama yorumlardan okuduğum kadarıyla da yaptıkça pratiklik kazanılıyormuş.

Birkaç model beğendim ama kararsızlık diz boyu. Siz de fikir versenize bana..

Nr1. Neko Wrap Sling





Nr2. Sleepy Wrap





Nr3. Moby Wrap




Nr4. Boba Wrap





12 Ocak 2015 Pazartesi

Pizza Canavarlarına

“Voglio mangiare pizza” Eda’ya bir zamanlar İtalya’ya giderse aç kalmaması için öğrettiğimiz bir cümleydi. Pizzayı ailece seviyoruz. Bursa’da Siesta ve Dababa gibi İtalyan usulü yapan yerler var, çok da leziz oluyor. Ama ben sevdiğim lezzetleri evde yapınca mutlu olan kişilerdenim. Bu zamana kadar nasıl denemedim bilmiyorum ama Pazar günü bir ilk olsun istedim.
İnternette bulduğum hamur tariflerinin bir çoğu hoşuma gitmedi. Kapkalın hamuru sevmiyorum pizzada.
Hamur için burada yazan tarifi uyguladım. Çok da kıvamında, güzel oldu.

Pizza hamuru:
3 bardak un
1 kaşık tuz
1 bardak ılık su
1 paket kuru maya (tarifi gördüğüm sitede yaş maya kullanılmıştı, ben evde olmadığından kuru kullandım)
1 tatlı kaşığı bal
1 yemek kaşığı zeytinyağı

Un ve tuzu bir kapta karıştırdım. Kuru maya kullandığım için bu kaba mayayı ilave ettim. Ayrı bir yerde ılık su içinde balı erittim, arkasından zeytinyağı ekledim. Sonra un karışımını tezgaha dökerek ortasını açtım ve yavaş yavaş suyu ilave ettim. Tezgahta bu malzemeleri yoğurdum ve ele yapışmayan kıvama gelince üzerini nemli bir bezle örtüp, sofra beziyle de tekrar üstünü kapattım. 1,5 saat kadar hamuru dinlendirdim. Sonra hamuru ikiye ayırdım ve tekrar 1 saat dinlenmeye bıraktım.


Eda'nın eli bulaşmasa olmazdı




Domates sosu:
1 bardak domates püresi
1 diş sarımsak

Hamur uzunca süre dinlenirken bir yandan da domates sosunu hazırladım. Kavanozdaki doğrama domateslerden püre yaptım. İçine sarımsak ekleyerek ocakta biraz pişirdim. Tabi ben domatesi biraz abartmışım, malzeme fazla geldi. 1 bardak çok rahat yetecektir.








Buzluğa giden kısım



Hamurlar dinlendikten sonra parçanın 1 tanesini streçleyip buzluğa kaldırdım. Bu şekilde yine pizza yapacağım zaman 1-2 saat önden oda sıcaklığına çıkarıp kullanabileceğim.
Fırını max sıcaklığa getirerek önden ısıttım. Kullanacağım hamuru unladığım tezgahta açtım. Ben ince hamur sevdiğim için epeyce incelttim ama bu sefer de şekli kaydı biraz. O benim beceriksizliğim tabi. Fırın tepsisini ince bir tabaka zeytinyağı ile yağladım. Üzerine açtığım hamuru aldım. Fırça ile domates sosunu sürdüm. Üzerini nasıl süsleyeceğiniz size kalmış. Ben bolca kaşar rendeledim. Sonra birkaç parça labne peyniri ekledim. Kabuklarını soyduğum zeytin parçalarını ve sucukları dizdim. Süslemeler bittikten sonra fırına verdim. 6-7 dakika içinde pizzamız hazırdı.



Tadı nefisti ve ilk kez kenarlarını bırakmadan pizzamı bitirdim. Çünkü hamuru ince ve çıtır çıtırdı. Bir dahaki denemeyi pastırmalı yapmayı düşünüyoruz. Fesleğenli, mozarellalı, biberli, patlıcanlı.. çok fazla alternatif var aslında.


HB

9 Ocak 2015 Cuma

Tek taşımı kendim yaptım

 Kendim, bizzat bünyem yaptı hem de. Tam bir DIY örneği. Geçen sene böbrek ağrılarım kesilmek bilmeyince, işyeri hekimi de idrar tahlilini görüp sen hemen uzman bir doktora görün deyince Nefroloji bölümünden randevu almıştım. Ultrason, röntgen, tahlil derken küçük taşların olduğu ama yer olarak rahatsız edici bir durumda olmadıkları sonucu çıktı. Yani düşecek gibi görünmüyorlardı. Bol bol su içecektim. Bir de antibiyotik tedavisi uygulandı. Ağrılarım geçti.

2 hafta önce rutin kontrolümde bebeğin aşağıda olduğunu söyledi doktor. Bu idrar yolu enfeksiyonu da yapabilirmiş baskı dolayısıyla. Ve evet tahmin ettiği gibi de çıktı. 2 gün içebileceğim bir toz verdi, ve yine bol su içecektim. Gebelikte idrar yolu enfeksiyonu kendini hissettirmiyormuş. Ağrım sızım da yoktu zaten. Ancak 2-3 gün önce sağ böbrekte sızı başladı. Bir de üstüne ofisi temizlerken temizlikçi bayan sandalyemin kumaşını tozlu görüp ıslak bezle bir güzel silince ve ben de farketmeyip üstünde bir süre oturunca sanki ağrım arttı gibi hissettim.

Dün, yani Perşembe günü kar yüzünden çıkmayıp evden çalışma kararı almıştım. Eda da kar tatilinde ve işlerim çok, çalışmam lazım. Annemde kalalım hepimiz de bari annem onu oyalarken çalışırım dedim. Sabah uyandık, böbrek ağrısı devam. Bir de üstüne yanma hissi eklenmiş. Üstelik sadece lavaboya çıktığımda değil. Gün içinde de benim kıymetli minik taşımı vücut tükürdü. Annem o sıra evde değildi. Ben de bu yabancı cismi görünce emin olamadım. Taş falan beklemiyorum. Çünkü taş düşürmek çocuk doğurmak kadar acı veren bir şeymiş. Bu kadar kolay olmamalı. Ama içi de baya parlak falan, sanki Maldivlerden gelen minik kumlar birleşmiş bu taş oluşmuş. Sonra eski böbrek taşı uzmanlarından deneyimli annem geldi ve “sen taş düşürmüşsün ya!” dedi. Böbrek ağrımın geçmemiş olmasını da  şöyle açıkladı; o kadar yerinden oynamış öyle hemen geçmezmiş. Eskiden annem çok çekti bu dertten. Çok şükür artık bitti ama bu nesiller boyu devam eden bir dert işte böyle.

Ofiste de bir arkadaşım var. Böbrek taşından dolayı ağrı çekiyor ne zamandır. Doktor ağrı kesiciler vermiş. Kanaldaymış ve ne zamandır düşmesini bekliyor. Ama nasıl da kafasına taktı, sanki çaresi olmayan bir hastalığa yakalanmış gibi morali bozuk. Kontrole gittiğinde düşmüştür artık diye bir umutla gitti. Yok, yerinde. Ben bu arkadaşla dalga geçerken kendi başıma geldi ama bu sefer de sinir oldu. O onca zamandır uğraşıyordu, nasıl olurdu da ben düşürürdüm. Hayat işte. Bu arada benim taşların geri kalanı bir süre dursa iyi olur. Böyle hamilelik zamanıma denk gelmesi kötü oldu çünkü. Minik kızın baskısı yüzünden mi yerinden kıpırdadı acaba? Yarın doktora gideceğim, belki sorularım cevap bulur.


HB

7 Ocak 2015 Çarşamba

Bir hediye bu kadar işlevsel olur

Bahadır bana İspanya'dan bir hediye getirmişti, ig’de takip edenler hatırlayacaktır. Kendime zorla hediye getirtince Bahadır’ın bu hediyeyi seçmekle bana bir ders vermek istediğini düşünenler olabilir. Ancak durum böyle değildi. Bu güzide hediye gayet sevilerek, beğenilerek alınmıştı. Oysa açarken yüzümdeki ifade pek sevilecek türden değildi. Annem bile değil de anneannem seviyesinde beğenilebilirdi böyle bir model. Hayır biricik eşimin zevksiz olduğunu söyleyeceğim ama benimle evli neticede. Nasıl yaptı böyle bir şeyi anlamadım ben. O gün anlamadım ama bugün, daha doğrusu son 2 haftadır tükürdüğümü yalamaktayım.



Bu yelek benim kurtarıcım oldu. O gün etikette gözüken bedene geleceğime dair inancım yoktu. Fakat beden tablosunun basamaklarını hızla tırmandıktan sonra askıda öylece duran hediyeme bir şans vermeye karar verdim. Giydiğim gün beni sıcacık tuttuğunu görünce de onunla tamamen barıştım. Gerçi ofise gelince hemen üstümden çıkarıyorum ama olsun. İşlevini yerine getirmesi önemli. Biricik eşim meğer geleceği görüp bana hamilelik yeleği almış!

Sözün özü bir şey hakkında kötü konuşmadan, atıp tutmadan önce ona bir şans vermeyi deneseniz çok şey değişebilir. Vay be, bir hediyeden mesaj içerikli yazı çıktı daha büyük işlev mi olur.


HB

5 Ocak 2015 Pazartesi

Goodreads Çağrısı

Bazı mecraları çok geç keşfediyorum ben. Goodreads bunlardan biri. Site 2008’den beri var sanırım ama ben yeni üye oldum. Biraz pinterest, biraz imdb benzeri. Imdb’nin edebiyat versiyonu diyebiliriz. Pinterestte klasörler yapıyoruz ya burada da kitaplık rafları oluşturuyoruz. Okuduklarımız, okumak istediklerimiz,..gibi. Ben eski usul excelde sheet’ler oluşturmuştum kitaplar için. Eda’nın kitapları bir sayfada, benimkiler bir sayfada. Kitaplar okundukça da renklendiriyordum. Yine kağıda yazıp üstüne çizik atmaktan iyi ama değil mi. Goodreads’de okumakta olduğun kitabı hangi tarihte bitirdiğini yazıyorsun. Benim o excelde yapmaya çalıştıklarım daha derli toplu duruyor yani.
Bunun yanı sıra kitaplarla ilgili yorumları okuyabiliyorsun. Takip ettiğin kişilerin okumakta olduğu kitabı izleyip yine değerlendirmeleri görebiliyorsun. Yeni bir kitap almadan önce ihtiyaç duyuyorum ben bazen okuyucu yorumlarına.



Sitede bir de hedef koyabiliyorsun kendine. Ben 2015 yılı için 30 kitap hedefi koydum. Eda’nınkileri de sayarsam az olmuş aslında. Yine de bebekten sonra bu işlere pek vakit kalmayacak, iyi oldu 30.
Kitap okumayı seven arkadaşlarıma bir duyuru olsun bu yazı. Siz de üye olun hadi.


HB

Yabancı Evi

Eda benim canım kızım ki… Dün onu sinemaya götürdüm, Ayı Paddington’a gittik. Çok ama çok beğendik. Gülme garantili derler ya öyle. Sinemadan sonra bir cafeye gidip yemek yedik, arkadaşlarımızla birkaç saat geçirdik. Bu benim çabuk yorulan hamile bünyem için fazla gelmiş olmalı ki eve gidince kendimi çok kötü hissetmeye başladım. Halsizlik, baş ağrısı, mide bulantısı vs. Bahadır sağolsun bu ara dinleneyim diye çırpınıyor evde. El atmadığı iş kalmadı diyeyim anlayın. O da başka bir canım işte, birtane o. Akşam da hasta halimi görünce sen git yat içeride dedi. Babasından bunu duyan Eda da:

-Evet anne, hadi sen git uyu. Yabancı evi mi burası!

Dedikten sonra ben anladım ki sırtım yere gelmez artık. Maşallah benim canım aileme, yaşından büyük laflar eden kızıma. Başımdan hiç eksik olmayın siz tamam mı…


HB

2 Ocak 2015 Cuma

Yeşil Anne-Bitkisel Deterjanlar

Yeşil Anne ile Burcu’nun şu yazısı sayesinde tanıştım. Henüz tüm ürünleri deneme şansım olmadı ancak bulaşık deterjanları ve yanlarında hediye gelen yüzey temizleyici şu an evimizde. Ürünlerin tamamı sertifikalı ve paraben, klor, amonyak gibi sağlığa zarar veren kimyasallar içermiyor. Bulaşık deterjanları ile işe başladım. Çünkü uzun süredir bu konudan dertliyim. Bulaşık makinesi için hangi deterjanı denediysem bulaşıklarda kalan deterjan kokusundan kurtulamadım. Makineden bir bardak çıkarıp su doldurduğumda bu şekilde kokuyor olması ne kadar sinir bozucu tahmin edersiniz. Yeşil Anne’den aldığım Mom’s Green sıvı bulaşık deterjanı ile bu sorun tamamen yok oldu. Gönül rahatlığıyla makineden çıkan bardak, çanağı tekrar durulamadan kullanıyorum.

Elde yıkama için aldığım bitkisel deterjan da keza öyle. Tek kötü tarafı çok köpürmüyor oluşu ki zaten bitkisel bir deterjanın köpürmesi nasıl mümkün olurdu bilmiyorum. Başlarda temizlemiyor gibi hissettim ancak sonradan alıştım.



Çamaşır temizleyici, yumuşatıcı gibi ürünleri de var, sitesinden inceleyebilirsiniz. Şu sıralar bildiğim kadarıyla çamaşır suyu alternatifi için çalışıyor. Umarım kısa sürede evdeki çamaşır suyundan da kurtuluruz.

Teslimatta oldukça hızlı, ürünlerden de bahsettiğim gibi çok memnun kaldım. Ancak kargo ücreti için limiti biraz daha düşürse ürünler bittikçe beklemeden sipariş verebiliriz ancak şu halde genelde fiyatların üzerine bir de kargo ücreti eklemek zorunda kalıyoruz.


HB

Popüler Yayınlar

Recent News