http-equiv='refresh'/>

26 Temmuz 2013 Cuma

Araştırmalık Bercelona

İspanya...En çok görmeyi istediğim yere kısmetse Pazar günü ayak basıyorum. Tek bir bölgesinin (Katalonya) tek bir şehrini göreceğim. Endülüs’ü çok çok merak etmeme rağmen çocukla birlikte gidilecek yerleri düşünürken Barselona’da karar kıldık. Tatili çok fazla yollarda geçirmek istemedik. Az gezelim, öz gezelim istedik. Altını üstüne getirelim gittiğimiz yerin istedik. Yapabilecek miyiz bilmiyorum ama öyle bir hazırlandım ki nereye ne sırada gideceğimiz, nerelerde ne yiyeceğimiz, hangi ulaşım aracını kullanacağımız, her şey belli. Turla gitmiyoruz ama araştırmalarım sayesinde pek ihtiyaç duymayacakmışız gibi görünüyor.
Bu sene çevremde Barselona’ya giden arkadaşlarım oldu bir sürü. Onlarla konuştuğum kadarıyla tek problem yemekler ve her şeyin pahalı oluşu. Çocuksuz gidiyor olsak yemek çok mesele olmazdı da Eda’nın iştahından dolayı biraz endişe ediyorum. Sonra da 5 gün değil mi, aç kalacak hali de yok, yediği kadar diyorum.
Araştırmalarımın tamamını internetten yaptım diyebilirim. O kadar güzel gezi yazıları ve bloglar var ki. Hepsinden parça parça bilgiler not aldım kendimiz için. Ofisten Barcelona konusunda uzmanlaşmış arkadaşların da eklemeleriyle harika bir rehber oluştu elimizin altında. Planlama güzel, bakalım uygulaması nasıl olacak.,









Valizimi hazırlamaya başladım. Eda ve kendim için minik minik elbiseler koydum hep. Böylece yer sorununa fayda sağlayacak ve orda kombin derdiyle beni uğraştırmayacak. Ama tabi kıyafetleri yıkama imkanı olmayacağı için sayıyı biraz abarttım. Eda’nın günde 2-3 kıyafet değiştirdiğini düşünerek buna mecbur kaldım. Bir de havalar nasıl olur kestiremediğim için kalın birkaç şey seçmem gerekecek. Burada bile akşamları serin olabiliyor. İspanya’nın akşam sıcaklığı nasıl olur hiçbir fikrim yok. Kıyafet-ayakkabı bir yana Eda’nın ilaç torbası da valizde kendine kocaman bir yer istiyor. Ateşi olursa, midesi bulanırsa, ishal olursa, alerji olursa, derken derken evdeki bütün ilaçları alma gereği duyuyorum. (Burcu’nun bu yazısı sayesinde bu akşam hemen bir check list yapacağım) Umarım hepsi de gittiği gibi geri gelirler. Denize girmek için vakit bulma ihtimalimize karşı yanımıza alacaklarımız arasına plaj tayfası da ekleniyor ki minicik bikiniye rağmen kocaman plaj havluları yine valiz düşmanı olarak aramıza katılmış oluyor. Sığdığı kadar.

Notlarımı hazırlarken yararlandığım blogları paylaşmak istiyorum. Bir gün Barselona’ya yolunuz düşerse göz atın diye. Bana çok faydaları oldu, iyi ki yazmışlar. Tabi ki ben de kendimce seyahatimi anlatmak isterim döndüğümde ama tatil dönüşü öyle bir yoğunluğa düşüyorsunuz ki blog yazmayı bırakın 5 dakika mola verecek zamanı bulamıyorsunuz.

Barcelona ile ilgili yazıların bulunduğu adreslerin bazıları:






Bir de Çizenbayanın blogu var. Yazarken açamadım, hata verdi. Oraya da mutlaka bakmalı.

HB

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Wanted: 1 adet beyaz t-shirt

Benim alışverişle ilgili iki talihsizliğim var. Artık bunlar benim alışveriş ritüelim haline geldi.
1.Özellikle bir şey almaya çıktıysam asla istediğim gibi bir şey alamam. Elim boş dönmesem bile içime sinmeyen parçalar alır dönerim.
2.Almak istediğim şey çok basit, sade bir şeyse mümkün değil onu bulamam.

İkinci madde tam da şu ara yaşadığım duruma örnek. Ne zamandır dümdüz beyaz bir t-shirt arıyorum. Bu kadar basit olması aslında benim zor bulacağımın bir işareti. Çünkü dükkanlar cafcaflı, pullu, simli, boncuklu T-shirtlerle dolu. Hadi düz beyaz sevdamdan da vazgeçtim, düzgün bir bluz alayım diyorum. Ya transparan ya önü fazla açık. Olmuyor bir türlü. Bir an Avrupa’da mı yaşıyorum oluyorum mağazaları gezerken. Bunlar bizim bütün yazı tatil yerlerinde geçirdiğimizi falan mı sanıyorlar. Hep miniler, bir avuç şortlar, açık saçık t-shirtler. İçine body giyme seçeneği ile geliyorlarsa ona da itirazım var. Bu sıcakta insan onu zor taşırken bir de kat kat giyinemez herhalde.


Neyse ben şöyle usturuplu, penyesi atlet gibi olmayan ve illa ki kısa kollu düz beyaz bir üst arıyorum. Aslında en önemli kriterim de uzun olması. Artık kayiten kısa üstler giyemiyorum. Evdeki bir sürü t-shirt sırf bu yüzden sahip aramak üzere anneme gönderildi.
Koton’da buldum aslında tam aradığım gibi. Resimdekinin aynısı. Fiyatı da çok uygun ama gel gör ki gezmediğim Koton mağazası kalmadığı halde beden bulamadım. Bursa’dakilerin tümüne baktığım gibi İstanbul’da da 3-4 mağaza kontrolünün ardından umudumu yitirdim. Tüm Kotonlarda bu t-shirtten var ama hepsi M-L-XL. Memlekette zayıf kadın mı kalmadı? Bu Koton Amerika’ya açıldı da haberim mi yok? Ey Koton normal kiloda Türk kadınının beyaz t-shirt giymeye hakkı yok mu?
Ben ve sorularım başbaşa kaldık. T-shirtüm yine yok.

HB

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Onbir ayın kıymetlisi

Temmuz bizim ayımız! Yüksel annem tüm çocuklarını temmuz ayında dünyaya getirmeyi başarmış. Bununla da kalmamış, çocuklarından biri yine temmuz doğumlu biriyle evlenmiş ve hatta kızını da illa temmuzda doğacak şekilde hesaplama yapmış. Yok canım, o kadar da değil. Tesadüfi tüm bunlar. 2-14-27 temmuz bizim için önemli kısaca. Aralıkları da makul bırakılmış ki hiçbiri arada kaynamasın.



En önemlisi 14 temmuz tabiki. Geçtiğimiz Pazar yavrucumun doğumgünüydü. “3 yaşım bitti” dedi soranlara. Büyüdüğünü anladım ben o gün kızımın. Nasıl, anlatayım.
Öncelikle sabah 6’da uyandığı halde öğlen uykusu uyumamasından anladım. Ve artık kabul ettim öğlen uykusunun bizim için bittiğini. En azından haftasonları.



Bir de saçını örmek istediğimde kabul edip uzuuun bir süre örmeme müsade etmesi var ki “tamam artık süsü için her şeye tahammül ediyor, büyümüş bu kız” dedirtti bana.
Tamam hala sabahın köründe pamuk prenses kıyafetimi giyicem ben diye tutturabiliyor..
Herhangi bir konu için olana kadar diretebiliyor..
Gece uykusunda süt isteyip vermeyen inat annesine karşı uzun süre ağlayabiliyor...

Ama olsun benim kızım 1 yaş daha büyüdü. Sağlıklı, hayırlı, güzel, uzun bir ömrü olsun inşallah. Tek dileğim.

Tablet bilgisayarda çocuklar için yüklenebilecek uygulamalar

Çocuklar için dediğim 2-3 yaş çocukları için aslında. Bir de bizimkinden dolayı genelde kızların sevebileceği tarz uygulamalar yüklüyorum. Bu uygulamaları bulurken biraz zorlandım ve o yüzden de belki işe yarar düşüncesiyle şimdiye kadar bizim hoşumuza gidenleri yazayım istedim.

Best Kids Songs
Bu uygulamayı açtığınızda ücretsiz birkaç şarkı geliyor karşınıza. Twinkle twinkle little star, old macdonald gibi. Şarkılar video klipli ve genelde dans eden bir kız veya hayvanlar oluyor. Eda dans eden kızın hareketlerini yaparak şarkıyı söylemeye çalışıyor. O yüzden en çok vakit geçirdiği uygulama bu diyebilirim. Tüm şarkılar ingilizce ve sözleri de altyazı olarak geliyor. Ücretli şarkılar da 6 TL civarında oluyor. “Today’s free gift” adı altında günlük ücretsiz şarkılar da geliyor zaman zaman.



Best Kids Stories
Aynı uygulamanın masal versiyonu. Ücretsiz yüklediğimiz masallar içinde “Hansel&Gratel” gibi cadılı hikayeler olmakla birlikte izlenebilecek güzel masallar var. Üstelik yine İngilizce olduğu için çocuk sadece çıkan görüntüleri izlemiş oluyor, bir yandan da İngilizceye karşı kulak dolgunluğu oluyor aslında.



Awesome Eats
Domates, brokoli, havuç gibi sebzeler yukarıdan düştükçe 3 bölme halindeki ekranda, sebzeleri aşağı inene kadar kendi bölmelerine yerleştirmeye çalışıyorsun. Gayet eğlenceli.



Pics Art for Kids
Çocukların hem çizim yapabileceği hem de  içinde bulunan çok sayıda resmi renklendirebileceği bir uygulama.



Kids Slide Puzzle
İsminden de anlaşıldığı gibi bu uygulamada yapboz işiyle uğraşılıyor. 8-9 parçadan oluşan puzzle yapımı kolay olsa da bu yaştaki minikler için başarma hissi veriyor. Böyle böyle 2000 parça puzzlelara geçecekler, öyle bir anda olmuyor.



Puzzingo
Bu da diğer puzzle uygulaması. Yalnız bir öncekinde parçaları sürükleyerek resmi oluşturan bir bütün yaratmaya çalışırken bu uygulamada parçaları doğru yerlerine yerleştirmeye çalışıyorsunuz. Çocuklar için oyuncakçılarda satılan ahşap yapbozlar gibi aynı.



Fruit for Kids
Ekranda resimleri gözüken çeşitli meyvelerin üzerine tıkladığında ingilizce adlarını söylüyor bu uygulama. Yalnız seslendirmeyi yapan abla baya aksanlı. Hiç ingilizce bilmeyen annemle, yolculuk esnasında Eda’ya açınca annem de Eda’ya eşlik edince komik anlar yaşandı. Özellikle watermelon’da :)



Princess Coloring
Aslında “coloring” diye arama yapınca peri boyamadan hayvan boyamaya türlü boyama uygulaması geliyor. Eda da bu tür şeyleri seviyor diye prenses olanından başladım yüklemeye.



Fun for toddlers
Bu da puzzingo benzeri fakat konular farklı tabi. Bunların tümü ücretsiz uygulamalar olduğu için seçenekleri arttırmak isterseniz kilitli olanları yine para ödeyerek açtırabiliyorsunuz. Dolayısıyla birkaç uygulama yükleyip seçenekleri arttırmak da mantıklı.



Şimdilik bunlarla haşır neşiriz. Aslında hepsini de baştan sona incelemişliğimiz yok ama vakit geçirmek hem de bir şeyler öğrenmek adına güzeller. Sizin de önereceğiz uygulama isimleri var mı?

Not: Bu aplikasyonların hem tablet hem de telefon (iphone/android) uygulamaları var sanırım. Telefonumda da yüklü bir çoğu oradan biliyorum.

HB

9 Temmuz 2013 Salı

Hatun İlk Tatilini Yaptı Bile

Geçen hafta çocuksuzduk, karı-koca başbaşaydık 5 gün boyunca. Çok tepki aldık, eleştirildik. Ama kulak asmadık hiçbirine. Kızım 10 gün güzel bir tatil yapmış oldu. Her gün denize ve havuza girdi. Anneannesi ve babaannesi de yanındaydı. Daha ne olsun. Mutluydu, en önemlisi. Pazar günü Gündoğan’da bıraktığım kızımı ve annemi almak için geçtiğimiz Cuma, iş çıkışı yola çıktık. Gece 1’de vardığımızda dayanamayıp direkt yanına koştum. Uyuyordu. Sarıldım, kokladım bolca. Anne yanında yokken “naz”ı hayatından çıkaran kızım, yine benim olmadığımı zannederek gece hiç uyanmadı. Sabah gözlerini açıp karşısında bizi görünce “anne” diye kalktı hemen. O anda hissettiklerimi anlatmam mümkün değil. 5 günde o kadar büyümüş geldi ki. O gün ve ertesinde yapışık halde gezdik neredeyse (bknz.alt fotoğraf). Bizi görünce büyükanneleri sattı anında. Ve elbette “naz” moduna geri döndü.
1 haftada neler olmuş neler
Banyoda kafasına su değdiğinde “yüzümü kurula” diye bağıran Eda kendi başına duş alır olmuş. Başını bile sabunlatmıyor artık bize, kendisi yapacakmış. Zor zar ikinci fasıl olarak yıkamaya çalışıyoruz kendi duşundan sonra.
Denizden çıkmayan, ancak sadece kıyıda yüzmek isteyen Eda artık kollukları takıp bir de babaannesinde bulduğu makarnayla birlikte biraz derinlere gider olmuş. Hatta biz ordayken daha da ilerletip kolluksuz girdiği bir anda yüzerim zannedip suyun içine daldı. Bir anda nasıl cesaret geldiyse :)
Kolları ve özellikle elleri sokakta, parkta oynarken simsiyah olan Eda’nın (bknz.alt fotoğraf) artık bir de mayo izi oluşmuş.



Aa bu arada bizim için çok önemli bir gelişme; Eda biberonu hayatından çıkardı nihayet. Böylelikle gece uyandığında süt istemeyle başlayan süt ısıtma - ilave isteme eziyeti de ortadan kalkmış oldu. Bunun tatille alakası yok aslında. Onun birkaç hafta öncesinde karar verdim. Artık gece süt için ağlaması, başka yerlere gittiğimizde gece bana süt ve cezve ve biberon aratması fena halde can sıkıcı hale gelmişti. Kararı almak kolay oldu ama sonuca ulaşmak hiç öyle değildi. İstanbul’a gittiğimiz bir hafta biberonu yanımıza almadığımı söyledim. Kağan abinde de yok biberon, o sütü bardakla içiyor artık dedim. Defalarca kez istedi tabi. Her seferinde biberonun yanımızda olmadığını, isterse bardaktan ya da pipetle içebileceğini söyledim. Ağladı, ağladı, sonra pipete razı oldu. Bursa’ya dönünce biberon bağımlılığı devam. Bu kez de biberonun içine sinek girdiğini, o yüzden çöpe attığımı söyledim. Birkaç günün sonunda artık süt istediğinde biberon ısrarını bıraktı. Çok mutluyum bu konuda. Tek sorun biberonun devredışı kalmasıyla süt tüketimi de azaldı. Günlük 500 cc yi geçerken artık 250-300 de kalıyor. Aynı keyfi vermiyor demek ki.

Kızım olmadan her şey boş, sıkıcı. Sırada Barcelona tatili var ve çok yorucu olacağından emin olsam da iyi ki Eda ile gidiyoruz diyorum. Allah kavuşmalı ayrılıklar dışında hiç bizden ayırmasın sevdiklerimizi.

HB

PS: Bu aralar sık sık iş için İstanbul’a gittiğimden feribotta sürekli kitap okuma fırsatım oluyor. Ayşe Kulin’in Gizli Anların Yolcusu ve Zülfü Livaneli’nin Kardeşimin Hikayesi’nden sonra şimdi de yine Gizli Anların Yolcusu’nun devamı sayılabilecek Bora’nın Kitabı’nı okuyorum.  Bir yandan da aylar önce başladığım ama bir türlü ilerleyemediğim Bab-ı Esrar var. Ahmet Ümit kitaplarını elimden düşürmeyen ben nedense bu kitabını ara ara okuyabiliyorum ancak. Çok yorucu İstanbul seyahatlerini sırf kitap okuyabildiğim için biraz olsun seviyorum.

Popüler Yayınlar

Recent News