http-equiv='refresh'/>

29 Haziran 2011 Çarşamba

Cennet benim memleketim--Alaçatı

Alaçatı'yı çok ama çok sevdim. Denizi mükemmel, sakız tatlısı tam damak tadıma göre, evleri ise kendine hayran bırakacak kadar güzel. İşte fotoğrafladıklarım...









27 Haziran 2011 Pazartesi

Hangi sütle devam etmeli?



Ek gıdaya geçtiğimizden bu yana yeni başladığımız her besini alerjik etkisi olup olmadığını görmek için az miktardan yavaş yavaş arttırarak verdik. Brokoli dışında hiçbiri dokunmadı. Tabi çilek, domates gibi 1 yaşına kadar önerilmeyen gıdaları zaten vermedik. İnek sütü de bunlardan biri. Biriydi.. Geçen hafta annemlerde formül süt kalmadığı için annem bana evde organik inek sütü olduğunu söyleyip ondan yapayım mı kahvaltısını ve muhallebisini diye sormuş. Ben de bu soru sorulduğu gün hasta yatağımda yatarken soruyu anlayıp dinlemeden ya da algılayamadan, ateşler içindeyken ‘olur olur’ diye cevaplamışım ve işte o gün Eda inek sütüyle tanışmış olmuş. Annem sütü sulandırıp vermiş birkaç gün. Sonradan ben durumu farkedince bira tedirgin oldum ama baktım alerjiye neden olmadı, zaten artık 1 yaşına da ne kaldı diye düşünüp devam edelim madem dedim. İlk günler dokunmayan süt haftasonu Eda’nın kollarında kırmızı kırmızı beneklere sebep oldu. Aslında önce sivrisinek olduğunu düşündüm. İlk kez t-shirt ile uyutmuştum gece ve kızarıklıklar sadece kollarındaydı. Ertesi gün uzun kollu pijama ile yatırmama rağmen kollarındaki kızarıklıklar artınca yediklerini gözden geçirdim. Menüsünde farklı olan tek şey vardı: inek sütü. Hala emin olmamakla birlikte vücudun inek sütüne reaksiyon gösterdiğinden şüpheleniyorum. Zira Pazar günü hiç kullanmadığım için sivilceler epeyce iyileşme gösterdi.

Şimdi kafamda soru işaretleri ile dolanıyorum. 18 gün sonra Eda 1 yaşını dolduruyor. Bu kadarcık süre, vücudun gösterdiği tepkiyi değiştirecek mi? Muhtemelen hayır..Alerji testi mi yapılacak öyleyse?
Ya da inek sütüne geçmek yerine illa devam sütlerini bırakmak istiyorsam keçi sütü alternatifiyle mi devam etmeli en güzeli? Bu geçişi nasıl sağlayacağız bilemiyorum. Doktora sorulacaklar arasına not etmeliyim en iyisi.

Çok şükür ki 9.aydan bu yana doktora gitmiyoruz. Sorularım da birikiyor haliyle. Bu beslenme konusunu sormam gerek. Eda hala çok pütürlü şeyler yiyemese de bizim yemeklerimizden az az veriyorum. Mesela pilav yerken doyumluk değil ama tadımlık veriyorum birkaç lokma. Salça ve tuzun serbest olması ve Eda’nın çiğnemesine yetecek dişlerin çıkmasıyla birlikte kendi yemeklerimizi onun da menüsü haline getirmeyi istiyorum. Hem böylece kendi yemeklerimizde kullandığımız tuz miktarını da azaltırız belki bahaneyle..

HB

23 Haziran 2011 Perşembe

Uçuk kaçık

Her ateşli hastalık sonrası beni hem fiziksel hem psikolojik açıdan çökertmeyi başaran herpes virüsünün kuşatması altındayım yine. Dudağım uçuklamadı, dudaklarım uçuklarla doldu. Hastalandığımda ateşleniyorsam daha iyileşmeden işin bu yönünü düşünürüm, başıma gelecekleri önceden bildiğim için. Bronz teni ne kadar da sevsem anca uzun tatillerde kısa kısa, yüksek faktörlü güneş kremleriyle güneşlenmem yine aynı sebeptendir. Benim vücudum mikrobu illa ki oradan dışarıya atıyor. 2 kere 2 eşittir 4 gibi bir şey bu benim için. Bu sefer bu kuralı unutup mu yoksa gözden kaçırıp mı demeli bilmiyorum pek güzel güneşte kaldım tüm gün boyunca. Şapka, güneş kremi gibi önlemleri sadece Eda için alıp kendimi önemsemeyince bu sonucu kendim yaratmış oldum bir nevi. Başarısız bir silikon operasyonundan çıkmış dudaklarımın görüntüsünden ziyade beni daha çok rahatsız eden yaptığı baş ağrısı, beni durmadan yara üzerine krem sürmek zorunda bırakması ve yemek yerken yaşattığı zorluk. Uçuğun bana ne kadar sık uğradığını bildiğimden krem çantamdan bir an olsun eksik olmaz. Aslında bu kadar şiddetli geçirdiğimde kullanmak üzere hapım da bulunur ezca dolabımda ama hap alamadığım durumlardan birini yaşadığım için bu sıkıntıyı biraz daha uzun süre çekmekten başka çare yok. Zira ne buz kompresi ne de sıcak tahta kaşığın işe yaramadığı bir boyutta..En kötüsü de pamuk kızımı öpememek.
Hemen yok olsun,terketsin beni.. Sevgili virüsten tek ricam bu.
Sağlıktan kıymetlisi yok. Allah çaresiz hastalıktan korusun herkesi, sıhhatin değerini bilmeyi nasip etsin.

HB

21 Haziran 2011 Salı

Eda ile ilk tatil deneyimi

Eskiden valizi gerekli gereksiz eşyalarla doldurmada üstüme yoktu. Tatile götürdüğüm kıyafetlerin çoğuna hiç dokunmadan hepsini eve geri getirirdim. Artık bu konuda akıllandım, kendime bir iki parça eşya koyuyorum. Eda’nın valizi için aynı şeyi yapamasam da.. Üzerini çok kirletiyor,bol miktarda kıyafet koymak zorundayım. Tatil 2 gün gibi kısa bir süre de olsa bazı şeylerin yanımızda bulunması gerekiyor her ihtimale karşı.

Yolculuk Bodrum’a göre çok daha iyiydi. Eda yine oturmak istemedi, uyumamak için direndi ama ben de kucağıma almamak için inat edip oyuncaklarla bir şekilde oyaladım. Salatalık da oyalama konusunda çok başarılıydı. Yol boyunca kemirdi durdu. İlk gün Aya Yorgi’ye gittik, mükemmel bir koy. Harika bir görüntüsü var denizin. Otelimizin anlaşmalı olduğu plaj da gayet güzeldi. Çimler, minderler,ortam çok güzel. Sadece son ses müzik biz çocuklu aileler için değil. Yol yorgunluğu, uykusuzluk, güneş derken Eda plajda huysuz tavırlardaydı. Gözleri kıpkırmızı oldu,sürekli gölgede ve şapkayla olmasına rağmen gözleri güneşten çok etkilendi. Müzikten dolayı uyumadı da. Birkaç farklı yerde uyutma çabalarımız sonuçsuz kalınca otele dönmeye karar vermiştik ki bir de otoparkta ağaçların gölgesinde uyutmaya çalışalım dedik. Neyse ki yavru kuş daha fazla dayanamadı. Biz de babayla dönüşümlü olarak başında bekledik. Uyandığında daha keyifliydi. Otele dönüp akşam yemeği yedikten sonra Alaçatı’ya gitmek vardı planlarda; ama çocukla plan yapılır mı? Eda daha yemek sırasında uyku belirtileri göstermeye başladı. Alaçatı’yı ertesi sabaha bırakıp odamıza çıktık uyumak üzere. İlk günün özeti; çocukla tatile çıkmak herkes için zor,en iyisi anneanneye bırakmakmış.

Ertesi gün Alaçatı’yı gezip sakız tatlısının tadına baktıktan sonra Ilıca’ya geçtik. Meğer yanıbaşımızda Maldivler duruyormuş. Müthiş bir denizi, sahili ve bembeyaz kumu var. Cennet bizim ülkemiz cennet. Ilıca’nın denizi de ismi gibi ılık. Hatta sıcak denilebilir. Aya Yorgi’de soğuk geldiği için Eda’yı sokmamıştık ama Pazar günü kızım da ilk kez denize girmiş oldu. Suyu acaip sevdi, nerdeyse hiç çıkmayacak kadar. Kumda oynadı, bebek arabasında vakit geçirdi. O gün hiç eziyeti olmadı, çok da keyifliydi maşallah. İkinci günün özeti; çocukla tatil hiç de zor değil. Çocuk için de değişiklik oluyor, ufakken alışması daha iyi.



Tatilin özeti;
* Bu kadar kısa süre için değil de en azından 3-4 günlüğüne çocukla çok rahat denize gidilebilir. Böylece ilk gün daha çok dinlenilir,yol yorgunluğu atılır. Sıkıştırılmış program fazla yorucu oluyor.
* Bahadır bu kadar yardımcı olmasa yukarıdaki cümleyi kuramazdım. Babaların desteği olmasa anneler perişan olurdu. İyi ki varlar..
* Çocukla uğraşırken insan farkına varmıyor yandığının. Yanmak için illa güneşlenmek gerekmiyor. Sık sık güneş kremi sürmeyip şapka takmadığım için başıma güneş geçti muhtemelen. Dün serum takıldı iş yerinde; ishal,mide bulantısı,ateş, her şey mevcuttu. Şu an sırtım kıpkırmızı.
Bu ilk deneyimdi, bundan sonrakiler daha da güzel olacak umuyorum ki..

HB

14 Haziran 2011 Salı

1’e 1 kala





Pamuk kızımın mumları üflemesine 1 ay kaldı. İlk yaş günü çocuk açısından en anlamsızı, anne açısından da en heyecanlısı..Daha aylar öncesinden sardı beni heyecanı. 1 yaş çok önemli sanki. O günden sonra bir sürü şey değişecek gibi. Sanki yürümeye başlayacak hemen. Tabii ki olmayacak bu muhtemelen ama öyle hissediyor işte insan. Sonra artık yiyecek yasaklarımız kalkacak. Tuz,bal,yumurta, her şey serbest olacak dokunmadığı sürece. Belki bizim yemeklerimizden yemeye başlayacak. Pek umutlu olmasam da, 1 yaşından sonra uykuları düzene girer söylemleri doğrulanacak belki kimbilir.
Geçen sene bu zamanlar ayrılmıştım doğum iznine. Bu senenin aksine dayanılmaz sıcaklarla baş edemeyip 35.haftam bitince evde dinlenmeye geçmiştim. Bu hafta itibarıyla süt izinlerimi de tüketmiş bulunuyorum. Kızımla geçirdiğim süreler git gide azalıyor ne yazık ki. Kadınlara sağlanmayan imkanlar için her seferinde daha çok kızıyorum.
11.ay Eda numaralarını unutmadan not edeyim.

-Keyfi tutarsa baba,mama,Eda,aydede diyor. Esasında benzetmeye çalışıyor.
-Emeklemeye başladı ama yere bırakır bırakmaz harekete geçmiyor. Yine keyfi tutarsa yani.
-Beni ne kadar seviyorsun diye sorunca kollarını yukarıya kaldırıyor.
-Bisiklete binmek şu ara en büyük zevki.
-Kendinden küçük bebekler görünce onlara sarılıyor.
-5.dişine kavuşmuş durumda, yoldaki 6.yı bekliyor.

Gelelim 11 aylık Eda’nın annesine..
Geçen 11 aya rağmen akıllanmadığı pek çok şey var. Mesela hala kızının bir robot olmadığını, her gün aynı saatte uyumayıp,aynı ölçüde yemek yiyemeyeceğini idrak edemedi tam anlamıyla. Düzen mi rutin mi bunun gibi bir şey tutturdu, dilinden düşürse aklından atamıyor. Hala çok alıngan. Öfke kontrolünde eskiye göre başarılı. Bunlar bir yanda dursun kızını, sevgilisini, ailesini, hayatı çok seviyor. Mutlu olduğu için, sevdikleri yanında, sağlığı yerinde olduğu için çok şükrediyor.


HB

Popüler Yayınlar

Recent News