http-equiv='refresh'/>

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Instagramın Diğer Yüzü

Instagram üzerinden hediye çekilişi başlattık geçen hafta ve ben bir yaşıma daha girdim. Meğerse instagramın hiç bilmediğim yüzü varmış. Herkes sen ben gibi fotoğraf paylaşmaya girmiyormuş oraya. Çekilişe katılanların büyük bir kısmı bunu “iş” haline getirmiş. İş diyorum çünkü bu çekiliş hesaplarının sürekli çekilişlere katılıp kendisine çıkan ürünleri “sattığından” şüpheleniyorum. Hepsi değildir muhakkak, günahlarını almayayım ama bir insan niye sırf çekilişe katılmak için hesap açar ve her yeni çekilişe katılır ki? Hepsini beğeniyor ve kullanmak istiyor olamaz. Mümkün değil.

Ben çok şaşırdım ve çok da akıllandım. Instagramda çekiliş yapılacaksa en büyük şart bu hesapların katılımını kabul etmemek olmalı.
Gerçi o kadar çok yaptıkları işi aslında yanlış yaptıklarının farkında değiller ve yüzde doksanı da katılım hakkı alamadı aslında. Çünkü mesela biz profilimizi etiketlemelerini istemiştik ama çoğu yapmayı atlamış. Mention ile tag arasındaki farkı bilmiyorsa bu bizim kabahatimiz değil di mi?


Birkaç örnek..Profillere bakar mısınız! Yüzlerce böyle profile rastladık.




21 Mayıs 2014 Çarşamba

Karamsar Yanım Büyüyor

Mayıs geldi bizim antibiyotiklerin sonu gelmedi. Yeni bir şişeye başladık. Seyir genelde şöyle: 2 hafta iyi, 2 hafta hasta. Öksürük, burun akıntısı bir şey değil de yüksek ateş beni çok korkutuyor. Kaçıncı umut bilmiyorum ama umarım bu yılın son hastalığı olur.

Bloğa vakit ayıramadığımın farkındayım. Boş vakitlerin tamamı hatta boş olmayan zamanlardan çalarak Lucello Design için harcanıyor. Araştırma-geliştirme çalışmaları, denemeler, hayata geçirme, fotoğraflama, duyurma derken epeyce zaman ve emek sarfediyoruz. Ama maşallah güzel gidiyor. Keyif alıyoruz, güzel şeyler duydukça mutlu oluyoruz. Severek yaptığımız için iş olarak dahi görmüyoruz. Böyle de devam eder umarım.

Eda geçenlerde “kitap kurdu ne demek” diye sordu. Açıkladık ve hemen üzerine “anne sen keçe kurdusun o zaman” dedi. Örneğini sevsinler senin.

Bir yanım da mutluluktan tamamen uzaklaşmış, karamsar halde. Bu ülkede baştan aşağı mutlu olmak öyle zor ki zaten. Her gün üzülecek bir şey yaratıyorlar. Oysa devlet halkının mutluluğu, huzuru için yok mu? Yüzlerce eve ateş düştü. Biz burada bu kadar kahrolur geceleri uyuyamazken o evler nasıl toparlanacak? Para hırsı insanların içinden ne zaman çıkacak? Birilerinin basamakları tırmanması için daha kaç insan hayatından olacak, daha kaç aile gözü yaşlı kalacak?

Soruların sonu yok ki, her gün de 1 tanesine bile cevap alamadan çoğalıyorlar. Karamsar yanım git gide büyüyor.


HB  

9 Mayıs 2014 Cuma

Okul başladı işimiz zorlaştı

Anaokuluyla ilgili yaşayacağımız sıkıntıların sadece sabah kıyafet seçimi kaosları,  uyanma zorluklarından ibaret olacağını düşünürdüm. Hiç de öyle değilmiş. Okulun kazandırdıkları çok fazla, değişim bariz ortada. Ama arkadaş çevresiyle birlikte bu sefer değişik istekler çıkmaya başladı.

Ben hayatımın yüzde seksenbeşinde düz taban ayakkabı giyerken Eda’nın topuklu ayakkabı diye tutturması benim suçum olamaz değil mi? Hayır, okuldaki öğretmenleri yüzünden de değil. Arkadaşının topuklu ayakkabı aldığını öğrenmiş ve o da istiyor. Tek mesele bu. Arkadaşının annesi doğru yapmamış, ayak şekli için hiç iyi değil sizin yaşınızda ayakkabı giyilmesi diye anlatıyorsun ama çocuk aklıyla ne kadar hak verir? Bu sefer başka anneler yaparken benimki neden yapmıyor der mi? Kafada bin soru. Sadece onu demesi değil ki o an için unutturuyorsun ama sonra yine birden konu açılıyor, başa sarıyoruz. Üstelik alışveriş yaparken topuklu çocuk ayakkabıları görmesi de çok muhtemel. Accessories’a Eda ile gidemiyorum örneğin. Ne saçmalık. Neden satılır ki böyle şeyler!

Etek ve elbise başlı başına kaos. Etek eksik oldu aslında, dönen etek demeliyim. Bu ara da uzun etek takıntısı başladı. Uzun bir elbise almıştım yazlık. Kabahat bende, ne denersin ki eve gelince. Gördü tabi hemen ağlamaklı “bana neden almıyorsun böyle uzun elbise”. Yok ki yok! O kadar çok baktım ki, hatta annemle iki koldan aradık ama çocuklar için uzun etek ve elbise ne gezer. Sonunda kumaş alıp diktirmeye karar verdim.

Ayakkabı keza öyle. Hava malum 3 haftadır yağmurlu ve bizimki bu havada okula giderken babet giymek istiyor. Ama sınıftaki …..arkadaşı her gün babetle okula geliyormuş.

Zor yahu…Çocuğa mantıklı bir açıklama ile kendini kimseyle kıyaslamaması gerektiğini söyleyeceksin. Bunlarla mutlu olunmayacağını anlatacaksın. Ama adı üstünde, çocuk ki o daha. Başkasında her görülen istenmez diyeceksin, bunun sonu olmadığını anlatacaksın. Ama daha 4 yaş bebesi bu. Nasıl olacak? Bilemedim ben. Dilimin döndüğünce anlatıyorum, her şeye özenmesin istiyorum ama bir yandan da işimin çok zor olduğunu biliyorum. Bu daha başlangıç çünkü.


HB

8 Mayıs 2014 Perşembe

Mini playlist

Bazen müzik dinlemek istediğimde hazır bir playlist olsa da sırasıyla çalsa diyorum. Ama hepsi de sevdiğim şarkılardan oluşsun, dinlerken atlamayayım hiçbir şarkıyı.
Öyle bir zamanda dinlemek için birkaç şarkı seçtim. Siz de yararlanırsınız belki.

İlk önce kadife sesli Morrisey tabi ki. Düğünde çalan dans şarkımız.
Morrisey-Let me kiss you




Tamam, şimdi biraz neşelenelim ve REM diyelim (neden radyo programcısı moduna girdim ki ben)
REM-Shiny happy people



Bu şarkının gerçekte acıklı bir hikayesi var ama Bahadırla ikimiz için özel bir şarkı.
Starsailor-Way to fall



Şimdi bir kadeh şarap olsa fena mı olurdu.
Bob Marley-Red red wine



Biraz aşka gelelim.
Bryan Adams-Heaven



Ya da aşka gelmek için Cuma olsun hemen.
The Cure-Friday i’m in love



Anathema iç karartır biraz ama iyidir.
Anathema-Flying



Ah eskiden adamlar ne müzik yapıyormuş diyelim bunu dinleyip.
Guns n roses-Sweet child o mine



Yenilerde de iş var canım
Beirut-Gulag orkestar



Bu şarkıyı dinlerken hep huzur bulurum nedense. Klibi de çok eğlencelidir.
Brainstorm-Lonely feeling



HIM demek üniversite yıllarım demek. Hey gidi gençlik.
HIM-The sacrament



Her şarkılarında değil ama bunun gibi bazı şarkılarını dinlerken gelseler de konserlerine gitsek diyorum. Yeni albüm de yaptılar, gelseler de gitsek dinlesek.
Coldplay-Lost



Aşk bu mu? Aşk acı mı? Acıtır mı incitir mi?
Incubus-Love hurts




Güzel sesli adam!!
Leonard Cohen-Dance me to the end of love



Bağırarak söylenir, başka türlüsü olmaz. Kurt Cobain keşke bu kadar erken gitmeseymiş dedirtir.
Nirvana-My girl




Hepsi yabancı oldu farkındayım, bir dahakine de Türkçesini yaparız.


HB

Popüler Yayınlar

Recent News