http-equiv='refresh'/>

22 Nisan 2015 Çarşamba

Hızlı Geçiş

“Sallanmaya alışmasın” dan “nasıl uyursa uyusun, yeter ki uyusun” a geçişim hızlı oldu. Anne istediği kadar kurallar belirlesin çocuk kendi kurallarını oluşturuyor. Hele bebek gazlı ise kurallar illa ki ihlal ediliyor. Aşağıda gördüğünüz fotoğraf evimizden salıncak manzaraları. Sepet Eda’nındı ve 4. bebeği büyütüyor. Yani arada 2 kişi daha kullandı. Aden’den sonra da talipleri var. odadan odaya taşıma ve gece hemen yatağın yanına çekebilme açısından çok kullanışlı. Anakucağı da Eda dan. Titreşimi sayesinde nadiren de olsa gaz çıkarmasına yardım ediyor. Salıncak ise yeni. Müzikli ve kendi sallanıyor ama gel gör ki Aden hanım henüz pek tercih etmiyor. 2.el ürünlere sempatisi daha fazla anlaşılan. Bunca salıncak varken niye hepsinin içi boş diyecek olursanız cevap basit. Uyanık oldupu zamanlarda bu kız kucak seviyor. Tercihen evin içinde gezen bir kucak.



İlk 2 hafta o kadar çok uyuyordu ki. Süt iç, uyu, 1 saat uyanık kal döngüsü bizi yanılttı. 2.çocuk gerçekten rahat büyüyormuş yahu gibi komik bir yanılsama oldu. İlk çocuğumuz uykuyu hiç sevmezdi, bu sevecek hiç değilse diye kısa bir umuda kapıldık. Öyle değilmiş, hatta bu daha fena olacak gibi. Geçen bir eczacıyla konuşuyorduk, onun da kızı varmış. Uykudan konu açıldı. Bizimki hala uyumuyor deyince kaç yaşında ki diye sordum. 2 aylık cevabını alınca kısa süreli bir şok yaşadım tabi. Benim büyük kızım 5 yaşında, hala geceleri uyandığı oluyor dediğimde de o biraz şaşırdı. Moral bozmak istemem de daha şimdiden fazla ümitli geldi. Beni ilk çocukta kandırmışlardı. Kırklansın düzelecek, 2 aylık olsun, 6 aylık olsun, yaşına girsin her şey düzelecek diye diye…

Lohusayken hasta olmak da varmış. 1 hafta kulak zonklaması, boğaz ağrısı ile boğuştum. Hep doğal şeyler denedim ama geçmeyince doktora gitmek zorunda kaldım. Nur topu gibi otit yani kulak enfeksiyonum olmuş. Penisilin içerikli antibiyotik tedavisine başladık. Gece uyanık kalmak yeterince zorken bir de kulak ağrısıyla ayakta durmak çok çok sinir bozucuydu. Diğer yandan maskeyle dolaşmak ayrı bir işkence oldu. Allah’tan annecim yanımda. Gündüz Aden’i bırakıp biraz uyuyabiliyorum onun sayesinde.
                                                                                                                                                    
Aden 35 günlük oldu. Hanfendi ağlamayı çok güzel öğrendi ama gülümseme konusunda hiç aceleci değil. Rüyasında attığı gülücükler dışında ciddiyetinden asla taviz vermiyor. Altı açıkken çok mutlu, yaz gelse de cıbıl dursa keşke. Banyoya yeni yeni alıştı gibi. Çocuk anne karnında hep susuz olduğu için başlarda suya tepki gösterdi. Uyurken bile yanında biri olsun istiyor çünkü mıkırdadığı zaman 2 seçeneğim oluyor. Ya hemen sallayıp uykuya devam etmesini sağlıyorum. Ya da risk alıp dokunmuyorum. Kendi kendine uyuyabiliyor ya da mıkırtılar ağlamaya dönüşebiliyor. Böyleyken evde bir işle uğraşmak da imkansız oluyor tabi. Bazen tuvalete bile zor gidiyorum başbaşayken. Akşamüzeri ve gece boyu çok ama çok gazı oluyor. Hayatının yarısını ıkınarak geçiriyor zavallım. Umarım kısa sürede kurtuluruz bu dertten.

Ben tüm bu tempoya rağmen beslenmeme dikkat ediyorum. Annem gündüzleri geldiği için aç kalmıyorum. Sırayla da olsa yemeklerimizi yiyiyoruz. Hamileyken aldığım 22 kilonun 11 kilosu hala benimle. İlk doğumdan 1 ay sonra eski kıyafetlerimi giyebiliyordum. Şimdi o açıdan biraz moralsizim. Hem aldığım fazla kilolar yüzünden hem de yaşla alakalı olarak fazlalıklar çabuk gitmiyor. İkinci çocukta rahat olunduğu söylenmişti. Benim için pek geçerli değil. Biberonu kaynatmak yerine kaynamış suyla yıkıyorum. Rahatlığım bu kadar işte.


HB

14 Nisan 2015 Salı

Bir lohusanın sevgili misafirlerine seslenişi

Bizi ziyarete gelen misafirlerimizden birkaç ricada bulunmak istiyorum. Sağolsunlar düşünüp, yorulup bizleri görmeye gelmişler fakat bir lohusa misafirliği sıradan bir ziyarete benzemez. Anne ve bebek doğumdan sonraki 40 gün boyunca dışarı çıkmamalıdır der eskiler. Şimdi buna uyan yok pek ama böyle denmesinin bir sebebi olmalı. Yenidoğanın ve annenin dışarıda hasta olmasını, nazara gelmesini engellemek bunun altında yatan neden. Dışarı çıkmayan bu ikili aslında eve gelenlerle dışarı çıkmış kadar oluyor.
-O nedenle ilk kural gelen misafirin ellerini yıkaması olmalı. Buna dikkat eden o kadar az kişi gördüm ki. Oysa 2 dakika süren, maliyetsiz bir iş. Ben zaten evden geliyorum, bir yere dokunmadım diye düşünülüyor olabilir. Ama en iyi ihtimalle gelirken asansör kapısına dokunuluyor ve gece komşularımın öksürme seslerini duyabiliyorum. Abarttığım düşünülebilir ancak doğum yapmış kadınların bünyesi diğerlerine göre çok daha hassas. Üstüne bir de uykusuzluğun getirdiği zayıflık var. 2 gündür nezleyim. Gece boyu kas ağrısı ve akan bir burunla ayakta durmak gerçekten ekstra zor oluyor. İlaç kullanamamak dert değil de bebeğe de bulaştırırım korkusu hepsinden kötü. O nedenle eve her girenin elini yıkamasını istemek bence hiç ayıp değil. Gönül rahatlığıyla istiyorum.
-Gelenlerin neredeyse tümü Aden’e hediye aldıysa büyük kızımı da düşünmüş ve ona da bir şeyler getirmiş. Ya da almayanlar da Eda yokken verdiler hep hediyelerini.  Abla ve abinin kötü hissetmemesi için buna dikkat etmek önemli bence.
-Ben (hasta olmadan önce) Aden’i bol bol koklayıp öpüyordum. Ben biraz haşin seviyorum çocuklarımı. Ama annem bile öpmeye kıyamıyor daha. Dolayısıyla gelenler de öpmesin istiyorum. Eldivenleri ellerini öpmek de buna dahil. Çocuk ellerini ağzına sokabiliyor ve “dur şu eldiveni çıkarayım” demiyor tabi bunu yaparken.
Misafirlerimin başımın üstünde yeri var ama bakın 3 tanecik madde yazdım, zor mu ki bunlara uymak…


HB

Popüler Yayınlar

Recent News