http-equiv='refresh'/>

3 Mayıs 2012 Perşembe

Nüfus yaşlanmasın yeter ki

Nüfusumuz yaşlanıyormuş. Hani genç nüfus fazlaydı ülkemizde? Ne ara bunlar yaşlandı da oran olarak genç nüfusun üzerine çıktılar? Ben aradaki o dönemi kaçırdım galiba.
Genç nüfus Avrupa’da az, ülkemizde boldu. Hatta yabancı ülkelerde doğurganlık oranının arttırılması için devletin teşvik edici uygulamaları olurdu. Bizde en az 3 çocuk yapılmalı deniyor ama bir bakalım 3 çocuk yapmak bu ülkede ne kadar kolay?

-Kişi başına düşen yıllık milli gelir 2011 yılında 15137 $ imiş. İllere bakınca Doğu Anadolu’da bu rakamın 3000-4000 $ civarında olduğunu görüyoruz. Rakamları da boşverelim, ücretler arasında ne kadar uçurum olduğunu hepimiz biliyoruz. Ücretler yerine harcanabilir gelir desek daha doğru olur. Kaç aile aldığı parayı gönlüne göre harcayabiliyor? Kaçı para hesabı yapmadan ayı bitirebiliyor?

-Ailede 1 kişinin çalışması, 5 boğazın getirilen bu ekmekten yemesi mümkün değil. Yani kadının da çalışması artık bir lüks değil zorunluluk çoğu ailede.

-Kadın çalışıp, aynı zamanda 3 çocuk bakacak şanslı kişi oluyor. Bu kadına doğumdan 2 ay sonra işine dönmek zorundasın deniyor. Ne kadar cezbedici değil mi çocuk yapmak, koskoca 2 ay...

-Ücretini almamak şartıyla izin kullanabilirsin deniyor devletimiz tarafından. Ama işverenler pek buna katılmıyor; “siz yasayı boşverin, biz sizi çok özledik zaten, bir an önce işinizin başına dönün” diyor. Çoğu zaman masrafları ve dolayısıyla parasal ihtiyaçları artan kadın bu çağrıyı beklemeden tıpış tıpış işinin başına geçiyor. Ücretsiz izin kullanmak istediği halde işyeri tarafından müsaade edilmeyenler ise işsiz kalma korkusuyla yine aynı sonuca katlanıyor.

-Minicik bebeyi anneden uzun saatler ayırmak yanı sıra bu bebeye bakacak biri de gündeme geliyor. Bakıcı tutuluyor, kazanılan paranın bir kısmı gideceği yeri anında bulmuş oluyor. Burada 3.çocuktan bahsediyorsak bir de bu bebenin abla-abileri var. Okul ve kreş masrafları, sağlık harcamaları, yemek ve giyim masrafları gibi bir sürü yere para gitmeye devam ediyor. Minik için başlarda çok harcama olmasa da büyüdükçe giderler hızla artıyor. Yıllarca sıfır maliyetli anne sütü ile beslenecek değil ya bu bebek!

-Bütün mesele para da değil. O kadının psikolojisini de düşünelim. 1 çocuk büyütmek bile yeterince zor ve özverili bir iş. Herkes bu gücü kendinde göremeyebilir. Geçen gün İstanbul’dan dönerken feribotta önümde bir bayan oturuyordu. Yanında da 5-6 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim oğlu. Çocuk sürekli konuşma ve sorgulama halinde ama ettiği laflar o kadar şeker ve masum ki..”Anne ben git gide daha çok babama benziyorum, babam gibi davranıyorum. Yoksa benle babam aynı kişi mi” gibi :) Anne ise her seferinde tersliyor, “sus artık, başım şişti, yeter, sus” şeklinde. Tahammül çok önemli ve biz bunu çocuklarımıza gösteremeyeceksek çocuk yapmayalım daha iyi. Tamam, hepimizin sabrının tükendiği anlar oluyor. İnsan olduğumuza göre böyle gerildiğimiz, bunaldığımız anlar olabilir ama durup dururken, bir yolculuk sırasında bu tip davranışlar göstermek doğru gelmiyor bana. Kadıncağız da hamileydi. Neyse, tüm annelere sabır dilerim ama bunu sürekli bir savaş haline getirmeyecek çocuk sayısı herkes için farklıdır. O nedenle herkes bunu öngörmeye çalışarak çocuk yapma kararı vermeli bence.

-Çalışan anne demiştim. Evde olup tüm gün çocuk bakmak da anne psikolojisini etkileyen bir durum. Kadın hele ki senelerce okuyup bir diploma edindiyse bu çabalarının karşılığını almak ister. Hepimizin yaşadığı çelişki.. Çalışmayı bırakıp çocuğumu kendim mi büyütmeliyim, yoksa hem aile ekonomisine katkı hem de işe yarama dürtüsüyle çalışmalı mıyım? Her ikisinin de bedeli var. Aslında ikisinin ortası olmalı. Annelerin yarı zamanlı çalışabilme seçeneğinden bahsediyorum. Ya da mesela ben haftanın belli günleri çalışayım ve onun karşılığı olan ücreti alayım. Benim gibi çalışmayı isteyen bir başkası da diğer günleri doldursun aynı biçimde. Vergi gibi nedenlerden işverenin işine gelmeyebilir tabii ama çalıştığım kadarını öderse ne sorun olur ki? Havuzdaki param varsın az olsun, sanki emekli olup kullanabilecek miyim o parayı...

Koşullar yeterince zor görüldüğü gibi. Çocuk yapmayı teşvik edecek tek bir uygulama bile yok. 3 çocuk yapın demeden önce onun altını doldurmak gerek. Siz şartları sağlayın sonra düşünür insanlar. 2.çocuk bile tüm bu zorluklara rağmen, ilki kardeşsiz kalmasın diye yapılıyor. Bencilce düşünecek olsam, Eda’nın tek çocuk olarak kalmasını önemsemeyecek olsam asla da başka çocuk düşünmez,Allah kızıma sağlık ve uzun ömür versin diyerek bu defteri kapatırdım. Genç nüfusumuzun azalıyor olması benim kaygım değil. Benim kaygılarım yukarıda saydıklarım. Çocuk güzel şey, sevgisi, yeri, mutluluğu tarifsiz. Ama bu ülkede çocuk büyütmek zor ve gelecekte yaşayacaklarından endişe duymak yeterince caydırıcı.

HB

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın , söyelecek söz bulamadım.Diline yüreğine sağlık...

SadeAnne dedi ki...

Çok çok teşekkür ederim ;)

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News