http-equiv='refresh'/>

3 Ocak 2013 Perşembe

Kavga Gürültü

İki çocuğun kavgası halinde nasıl davranmak gerekir? Müdahale etmeli mi yoksa karışmayıp kendilerinin çözmesi mi beklenmeli? Müdahale edilecekse nasıl bir tutum sergilenmeli?
Çocuklar kardeşse annenin işi biraz daha kolay. Kadıncağız bu kavgalardan bıkmış durumdadır mutlaka, o açıdan zor ama en azından kendi çocuğun ve çekinmeden, karşı taraf alınır korkusu yaşamadan yaklaşabiliyor olmalısın olaya.

Yaşlar küçükse illa ki müdahale gerekiyor. Adı üstünde çocuk bunlar ve bir yetişkin onları ayırmadan kavgayı bitirmeleri çok zor. Kavgaları da genelde hep aynı sebepten: paylaşmaMA duygusu. Milyon tane oyuncak da sersen etrafında hep gider başkasının elindekine göz diker, onu alana kadar da rahat vermez. Biraz da biz yapıyoruz çocukları böyle. Elindekiyle yetinmesinin gerekli olduğunu öğretemiyoruz. Bolluğa boğuyoruz. Mesela Eda dergide, televizyonda, gördüğü her oyucak reklamından sonra “ama benim öyle yooook” diye Küçük Emrah moduna bağlıyor. Ardından da beklenen soru tabi: bana öyle alır mısın anne? Benim cevabım “hayır alamayız kızım, her oyuncaktan almak zorunda değiliz, zaten bir sürü var sende, bıdı bıdı” oldukça da etrafımda o an olanların tepkisi aynı oluyor: alırız de geç. Çünkü o an diyalog bitecek ve sorun çözülecek. Peki ya ikisinin etkisi aynı mı çocuğa? Ben bildiğimi ve inandığımı yapıyorum. Böylece yalan da söylememiş oluyorum. O an kızacağını bilsem de dürüst olmak istiyorum. Ama dünyada sadece o ve ben yokuz. Çevresindeki diğer insanların tepkileri de önemli.



Neyse, benim asıl konum oyuncak kavgaları. Haftasonu gittiğimiz oyun grubunda, Eda’nın arkadaşı gelip elindeki şeyi almaya çalıştığında ve bizimki de vermemek için sıkı sıkı tutunca arkadaşı ağlamaya başladı. Ama pes de etmiyor, ağlarken çekmeye devam ediyor. Bu sefer Eda da başladı ağlamaya. 2 tane ağlayan çocuk, ortada 1 oyuncak ve onu çeken 2 el. Ne yapmalı? Bu manzarayla çok karşılaşır oldum ben şu ara ve ne yapacağımı şaşırıyorum karşılaştığım anda. 2 seçenek var:

1.Eda’ya elindekini arkadaşına vermesi gerektiğini söylemek. “Bak sen sonra oynarsın,arkadaş biraz oynasın, sonra sana verecek zaten.” Ben bunu söyledim birkaç kere ve aslında baktığımda yanlış olduğunu görebiliyorum. O anın karmaşasında ağzımdan kaçan cümlelerdi. Yanlış; çünkü bu paylaşmayı öğretmek değil. Onu yapmayı istemediği bir şeye mecbur bırakmak. Ortada dünya kadar oyuncak varken gelip başkasında olana saldırmayı da meşru kılmış olmak demek.  Çocuk elbette ki bundan anlamaz. Kendi anlamaz ama ebeveyni bunu anlatabilir. Birisi anlatabilir.

2.Arkadaşına şu an o oyuncakla Eda’nın oynadığını ama biraz oynadıktan sonra kendisine vereceğini anlatmak. “Eda sen biraz oyna ve sonra arkadaşına ver, bak o da oynamak istiyormuş”ya da birlikte oynayabilecekleri bir şeyse ortak bir oyun bulmak olabilir. Ben artık bu yöntemi uygulamaya karar verdim. Umarım karşı taraf ve anneleri beni yanlış anlamaz ama “bak sen ablasın, o senden küçük” gibi ifadeler hem daha kendisi de çocuk olan ‘abla’ya gereksiz bir sorumluluk yüklüyor hem de yaşça birkaç ay bile olsa küçük olan ‘kardeş’i gereksiz yere ezmiş oluyor.

Babamızın ise bu konuda değişik, aslında tam babalara yakışan bir yöntemi var. “Elindekini almaya çalışanları ittir sen de!” :)

Şimdi her an yanındayız; biz veya anneannesi ama yarın okula başladığında daha farklı olacak. Siz ne diyorsunuz bu kavga anlarıyla ilgili?

HB

8 yorum:

seval dulger dedi ki...

Yaa haticecim aynı şeyleri maalesef bizde yaşıyoruz mutlaka birşeyi paylaşamıyor herşeyin onun olduğunu düşünüyor..1.şıktaki gibi anlatıyorum ama dediğin gibi çokta mantıklı olmuyor zaten o oyuncağı eline almadan ikna olmuyor..2 yaş sendromundan mıdır acaba diye düşünüyorum anlatıyorum ama zor bir dönem..Ablamın oğlu ile 6 ay var aralarında neredeyse bir araya gelemicez ablamın oğlu oyuncaklarını vermesin diye resmen üzerine oturuyor :))) benimkide oynamak istiyor halimizi görmeniz lazım..Umarım faydalı yorumlar olur..

Adsız dedi ki...

Biz paylaşamama olayını kardeşimle yaşardık çok. Dışarıdaki olaylarda çok ılımlıydım da konu kardeşim olunca panter kesilirdim. Annem kendince demokratik bir çözüm bulmuştu: Paylaşamadığımız şey için arıza çıktığında, haklı-haksız gözetmeden ikimizi de döverdi :) Biz bu şekilde paylaşmayı öğrendik :D Ben annemden öğrendiğim yöntemi uygulamıyorum tabii ki. Onu kendi tarzıma göre şöyle revize ettim: Rüzgar bir çocukla oyuncak çekiştirdiğinde, o oyuncağı "paylaşamıyorsanız oynamayacaksınız" diyerek ortadan kaldırıyorum. Sakinleştiklerinde geri veriyorum. Eğer parkta vs. olmuşsa olay ve paylaşılamayan oyuncak bizim değilse bu defa onu bulunduğu yerden kaldırıyorum. Annemin net (!?) tavrından almışım biraz sanki di mi :)

Gülin Ağırman dedi ki...

:) ben yazıyı keyifle okudum ama sizin için keyifli bir süreç olmadığının farkındayım :) hepimiz çocukken yaşadık, çocuklarımız da yaşayacak bu durumları. ben de benim yavru ikizlerimi düşünüyorum acaba neler yaşayacağız diye? neleri paylaşamayacaklar kavga edecekler canlarım :( yazık, tek oyuncak değil ki, anne de bir tane baba da...

SadeAnne dedi ki...

seval; çocuklar farklı oyuncak görünce ilgilerini çekiyor tabi. Normalde yüzüne bakmadıkları kendi oyuncakları ise başkası almaya kalkınca kıymetli oluyor. Bizimkinin gidip elinden çekme huyu yok çok fazla ama onun elindekini almak istediklerinde kıyamet kopuyor. Gerçek yüzü öyle zamanlarda ortaya çıkıyor. “ben bulaşmıyorum, siz de bi gidin kardeşim” diyor herhalde :) ama başkasında görüp istediğini de gelip bana ya da babasına söylüyor çoğu zaman. onu istiyorummm diye. Geçici bir dönem mi bilmem ama paylaşmayı öğrenmeleri açısından önemli aslında bu durumda nasıl davranacağımız.

SadeAnne dedi ki...

Güzel bir yöntem geliştirmişsin Görkemcim. Eğer çok ağlama, isyan çıkarmıyorsa süper. Sorun çıkaran şeyi yok etmek en güzeli tabi ama çocuk güzel güzel oynarken de sırf gelip başkası ilişti diye oyununu bozmak da gönlüme yatmıyor. Paylaşma duygusu bende de çok gelişmemiş sanırım :) kardeşim olmadığı için olabilir. Annenin net tavırlarını alıp, kendi yorumunu katmanı çok takdir ettim :) Bu yöntemi denemek lazım bence. ortadan kalkan oyuncağın yerine sorun yaratan yenisi kaç dakikada gelecek bildiririm :)

SadeAnne dedi ki...

Kıyamam Gülinim yaa. En güzel onlar öğrenecek paylaşmayı, hatta şimdiden öğrenmeye başladılar bile. Alışkın olacaklar ama elbette zorlanacaksın biraz akılları erene kadar. annelik içgüdülerine göre sen de adımlarını atacaksın ve eminim ki çok da güzel bir anne olacaksın. O minnoşları koklamak için sabırsızlanıyorum. Sağlıkla büyüsünler de gelsinler yanımıza inşallah.

Adsız dedi ki...

Karşı komşumun Rüzgardan yalnızca 1 ay küçük bir kızı var. Bir araya geldiklerinde güzel güzel oynamaları ve kahveler elimizde keyif yapmak en büyük hayalimiz. Ama çocuklar bu yaştayken tabi ki çok zor. Geçen bize geldiler Rüzgar kendi elbise dolabını açıp içine giriyor kedi gibi miyavlıyor kız da gidip onu buluyor kapakları açıp ilk başlarda böyle 10 dk. keyifli zaman geçirdik. Ama sonra kız da dolaba girmek istedi şimdi de sen beni bul dedi haklı olarak. Ama bizim ki yok benim dolabım yok sen binemezsin offf ev sahibi olarak duruma müdahale etmeye de çekindim. Üstelik komşumun kızı o kadar kibarca istiyor ki kıyamıyorum,Ama Rüzgar çocuğu ittiriyor asla asla benim dolabım diyor çocuğu ağlatana kadar zorluyor. Çok üzüldüm tabi ikisini de odadan çıkardım.Galiba özellikle erkek çocukları daha hırçın oluyorlar bu konuda.Kendisi de onlara gidince kızın elinden herşeyi alır bir şekilde çocuk vermese bile.Üzülüyorum hep kendi çocuğumun neden böyle olduğunu sorguluyorum ama sonra TERRIBLE TWO diyorum.Umarım şu dönemi atlattığımızda yaklaşımlarımızın sonuçlarını alırız ve çocuklarımız paylaşmayı öğrenirler.

SadeAnne dedi ki...

Merhaba, isim yazmamışsınız ama çok teşekkür ediyorum yorumunuz için. şimdi onlara göre her şey onların, elde edemeyecekleri şey yok. bunun böyle olmadığını usulünce anlatmak da bizim işimiz ama tabi ki kolay değil hem o usulü bulmak, hem kalplerini kırmamak hem de doğruyu göstermek çok zor. Komşunun elinden oyucağı almak istediğinde müdahale etmek gerekiyor. Ya ikisi oynamayı öğrenecekler ya o oyuncak ortadan kalkacak yaklaşımı olabilir ama bu sefer olacaklar belli, ikisi de ağlamaya başlayacak. Kız oyuncağı vermese Rüzgar üzülecek, Rüzgar elinden alsa kız mutsuz olacak. Win-win’i sağlamak zor. Okul öncesi öğretmenlere hayranım zaten bu konuda. O kadar çocukla nasıl başediyorlar acaba..

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News