http-equiv='refresh'/>

21 Ocak 2013 Pazartesi

Yine uf olduk biz

Haftasonunun özeti: ateş, ılık duş, ateş ölçer, ıslak mendille kompres, uykusuzluk, huzursuzluk, bol kaygı. 2 güne yayılmış olarak bunlar yaşandı bizim evde. Flashback yaparak haftasonundan da öncesine gidelim. Çarşamba günü bizim oyun grubundaki annelerle bir sürü yazışmalar döndü. Konu hastayken buluşmaya getirmek veya getirmemekti. Kimisi çocuğun neşesi yerindeyse getirmek gerektiğini aksi halde buluşamayacaklarını, mikropların her yerde var olduğunu savunuyordu genel olarak. Kimisi ise hastaysa asla getirilmemeli, diğer çocuklara yazık diye düşünüyordu. Ben iki uçta da değildim. Daha doğrusu ikinci söylediğime yakın olmakla birlikte biraz daha esnektim. Eğer ateş yoksa ve hastalık, ki hastalık burada burun akıntısı ve öksürük oluyor, uzun süredir sürüyorsa yani kuluçka dönemi atlatılmışsa getirilebilir diye düşünüyordum. Ben de yanımızda bir çocuk öksürdüğünde rahatsız olanlardanım ve çok tepki veremesem de içim içimi yiyenlerdenim. Hasta bir çocukla buluşacaksak annesi bana “bulaşıcı değil” veya “uzun süredir böyle” gibi şeyler söylesin canımı yesin. Diğer türlü çok belli etmesem de rahatsız oluyorum. Elimde değil. Muhtemelen bunu Eda kreşe başladıktan sonra aşacağım ya da belki ikinci çocuk olursa daha rahat olacağım. Ama şu anda bunu çok engelleyemiyorum. İşte bu düşünceler ve tartışmalarla geçti Çarşamba günü. Sonra akşam eve gittim ve ne oldu dersiniz? Hiçbir şeyi olmayan Eda’yı ateşli buldum! Bu kadar sözünü ederek çağırdım mı hastalığı nedir diye düşündüm hatta. Ateş yükselince ilaç verdim ve ertesi sabah için doktordan randevu aldım. Geceyi de ateşli geçirince sabah doktorda aldık soluğu. Eda ile ikimiz...Doktor muayene etti ve ne kulakta ne başka yerde bir şey göremedi. Boğaz kültürü, idrar ve kan tahlili yaptırmamızı istedi. Yavrukuşun parmağından kan aldılar. Zor zar idrarı da tahlile gönderdikten sonra Eda’yı anneanneye bırakıp sonuçları beklemek üzere hastaneye gittim.  Sonuçların hepsi temizdi, ateş yapacak hiçbir şey yoktu ortada. 3 gün daha beklememiz, ateş olması durumunda ilaç vermemiz ve Cumartesi hala ateşli devam ederse tekrar kontrole gitmemiz istendi. Cumartesi doktordaydık tabi. Bu kez teşhis kondu: boğaz enfeksiyonu. Ateşi 40 dereceydi doktor ölçtüğünde. Hasta biriyle yan yana gelip gelmediğini sordu ve cevabı duyunca çok söylendi. “Getirmesinler hasta hasta!” Antibiyotiğe başladık aynı gün. Ateş 3 gün daha sürebilir. Daha uzun devam ederse yine getirmelisiniz dedi. Bugün 3.gün ve gece yine ateş vardı. Dua ediyorum ki bugün geçsin ve hastalığın iyileştiğini görelim az biraz.

İlk kez böylesine inatçı bir ateşle karşılaştık. İlaçların bile fayda etmediği zamanlar oldu. Ilık duşa soktuk, tüm gece mendillerle alnını soğutmaya çalıştık. Çok hırpalandı kuzum. Huy değiştirdi her hastalıkta olduğu gibi. Antibiyotikle birlikte normalde içtiği ilaçlardan da tiksindi ve çoğu zaman ağzını tutarak içirmek zorunda kaldık. Yemek yemedi doğru dürüst. Boğazının kötü oluşu yetmiyormuş gibi muhtemelen enfeksiyon yüzünden diş etinde ve ağzının içinde çıkan aftlar da kabusumuz oldu. “Dişim çok acıyor anne” diye günde hiç değilse 10 kere ağlamıştır. Bu kadar düzensizlik, kuralsızlık içinde bir şey daha oldu tabi; Eda benim yanımda yatmaya alıştı. Sanırım öyle oldu, galiba ile kesin arasında bir şey. Hastalık bitince eskiye döner mi emin değilim. Ne yeme düzeni ne uykusu hiçbiri umrumda değil. Sadece iyileşmesini istiyorum. Azıcık gülsün diye yapmadığımız şebeklik kalmadı, oyuncaklar aldık mutlu olsun diye. Zor hastalığın en miniği bile.

Bu yüzden hasta biri çocuk yanına giderken veya çocuğunu böyle bir ortama sokarken iki kere düşünmeli, aynı şeyleri başka bir çocuğun daha yaşıyacağını bilerek hareket etmeli. Çok hassasım biliyorum ama bu hastalıktan sonra bu hassaslıkta devam etmeye karar verdim. Evet okulda zorunlu olarak hasta çocuklarla oynayacak. Kaldı ki oraya da ateşli halde göndermemeli anneler ama dikkat etmeyen çok oluyordur. Ama en azından kontrol edebildiğimiz yerlerde daha dikkatli olabiliriz. Her gün gidilen okul ile bir arkadaş görüşmesi aynı değil.

Son olarak; bir karar aldım. Nedenini anlamadım ama Eda boğaz enfeksiyonu olmasına rağmen çok öksürmüyor. Yine de hastalıkların öksürme yoluyla çok kolay bulaştığını düşünürsek ben dediğim gibi bir karar aldım. Çocuğa her şeyi öğretmeye çalışıyoruz ufak yaşta. El yıkamasını, ayakkabısını giymesini, üstünü değiştirmesini, kendi başına yemek yemesini, bale yapmasını, ingilizceyi, vs vs. Peki öksürürken ağzını kapatmasını öğretemez miyiz? Bence en az diğerleri kadar önemli bu da. Çocuktur unutur, o anda aklına gelmez. Yetişkinlerde bile çokça görüyorum, havaya öksürüyorlar. Çocuk da unutabilir ama öyle yapması gerektiğini bilirse alışkanlığını da kazanabilir çok rahat.

Üstümüze düşeni yapalım, sonra da dua edelim de hasta olmasınlar. Mutlaka olacaklar, hangi çocuk hasta olmadan büyüyor? Ama az olsunlar hiç değilse. Daha yuvaya başlamadan bu kadar sık antibiyotik kullanmak zorunda kalmasın bu minikler. İyi olsunlar.

HB

10 yorum:

Necla Şölen dedi ki...

Geçmiş olsun canım, benim kızımda 6 gündür hasta, düşmeyen inatçı bir ateş, tonsillit... Antibiyotik kullanırken ek olarak deposilin penisilin iğne de yaptırdık. Buna rağmen çok inatçı hastalık. 3 gündür okula göndermiyorum ki başka çocuklara da geçmesin diye ama aynı incelik karşı taraftan gelmediğinden kızıma bulaştı. Allah korusun yavrucaklarımızı...

AdanınAnnesi dedi ki...

Sen nasl mükemmel bir annesin... İnan öyle içten okuyorum ki yazılarını ve de senden öğreniyorum birşeyler
Aldığın kararlar, düşüncelerin
Eda'ya çook gecmiş olsun.. Şifa diliyorum

SadeAnne dedi ki...

Necla; size de çok geçmiş olsun.
Bu ara salgın varmış zaten. Hele ki okula gidiyorsa çok kolay yakalanmaları. Allah korusun ve anneler de biraz duyarlı olsun inşallah.

SadeAnne dedi ki...

Emrecim çok sağol. Sevindirdin beni bu güzel sözlerinle ama keşke dediğin gibi olabilsem. Bazen karşımdakinin küçücük bir çocuk olduğunu unutuyorum. O hasta ve her şeye itiraz ediyor, bense nedenini soruyorum. Elimde olmadan fazla tepki gösteriyorum bazen. Sonra da kendime kızıyorum. Eksik olduğum o kadaaaar çok nokta var ki.. Birbirimizden çok şey öğreniyoruz gerçekten, iyi ki var o yüzden bloglar. Yaşasın paylaşmak :)

Esra Atesakin dedi ki...

Çok geçmiş olsun. Ah bu hastalıklar yok mu, anneliğin sabır sınavları. Öksürük konusunda sana kesinlikle katılıyorum. Herkes dikkat etse, minikleri daha rahat koruyabiliriz Bu aralar benim küçüğüm de öksürük aleminde. Hemen iyi olsun meleklerimiz...

Unknown dedi ki...

umarım daha iyidir artık :( her turlu hastalık yıpratıyor insanı ama en kotusu cocugunun hastalıgı. minicik bedenlerin savaşını görünce içi parçalanıyor annelerin. ve de gözünden sakındıgın yavrunun, bilinçsiz bir annenin hasta cocugu sebebiyle hastalanması sinirlendiriyor da. kendi çektiklerin bir yana, cocugunun yasadıgı acılar icin öfke duyuyorsun asıl. benim soylediklerim sana çok uç gelmişti sanırım gecen hafta, ama o hale gelince başka doğru yokmuş gibi geliyor insana :)

SadeAnne dedi ki...

Esra; çok teşekkürler, size de geçmiş olsun. Öksürüğe bir süre sonra alışıyorusun. Çok sert ve hırıltılı olmadığı sürece..ama ateş çok korkutuyor beni. psikolojisini bile etkiliyor. tat, keyif kalmıyor.

SadeAnne dedi ki...

Burcu; daha iyi çok şükür. En başında tanı koyabilseydi bu kadar ağır geçmeyecekti belki ama 3 günü sadece ateş düşürücü ile geçirdik. Kayıp oldu bu da. Yok, aslında uç gelmemişti. Sana çok katılıyorum ama biraz rahatlamam gerektiğini düşünmüştüm. Ben de senden çok farklı değilim çünkü. Eda hastayken hiçbir yere götürmedim (hasta dediğim, söylediğim haldeyken. yoksa bir süredir öksürdüğü için götürmemezlik etmedim.bulaşıcı olmadığından emin olduğumda yani) ama Eda'nın yanına hasta çocuklar gelince geriliyordum ve ne kadar kafaya takarsam gelip hastalığın bulacağını da biliyordum. Hep öyle oldu. Bunu aşmaya çalışıyordum biraz ama sanırım henüz başaramayacağım.

Gülin Ağırman dedi ki...

geçmiş olsun :(

SadeAnne dedi ki...

Çok teşekkürler

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News