http-equiv='refresh'/>

10 Kasım 2011 Perşembe

Tatil sonrası saptamalar

Maddelendirerek yazmak benim alışkanlığım oldu sanırım. Yine böyle bir yazı geliyor..
Cuma yarım gün izin alarak yola koyulduk. Akşam 7 buçuk gibi Gündoğan’a vardık. Bayram boyunca da oradaydık. 5 günlük tatile biri bayram ziyareti olmak üzere iki defa Bodrum, birer kez de Yalıkavak ve Gümüşlük gezilerini sığdırabildik. Gelelim tespitlerime:

1.Tatil gibisi yok ve kısa bile sürse değişiklik, rutinden sıyrılma o kadar iyi geliyor ki.

2.Eda sonunda arabaya alıştı. Eskisi gibi huysuzluk etmiyor. Yine canı sıkılıyor fakat bu kadarı çok normal. Biz bile sıkılıyoruz saatlerce aynı yerde kıpırdamadan oturduğumuz için. Kraker, bisküvi, meyve, oyuncak gibi oyalama araçlarımız eskisinden daha çok işe yarıyor.

3.Biz yolda mola vermeyi seven bir aile değiliz. Bir an önce varacağımız yere gitmek istiyoruz. Birkaç kere mola vermek, geze geze veya dinlene dinlene yolculuk etmek bize göre değil. Hatta öyle ki Eda’ya kavanoz maması vereceksem yolda yedirmişliğim de vardır.

4.Tam bu noktada belirtmek isterim ki oto koltuğunun yeri çok ters. Yemek yedirmek zor, eğer sürücü koltuğunda değilsen önde otururken görmek zor. Acaba sürücünün arkasında olsa daha mı iyiydi?

5. Habire yol yapılıyor toplanılan vergiler ile (!) ama yollar öyle bozuk ki..Şehirler arası yollara yakışmayacak kadar gürültülü ve her tarafı yamalı. Eda hem gidiş hem dönüşte 1 saat zor uyudu arabanın içinde hoplayıp zıplamaktan.

6.Dinlenme tesislerinin lavaboları ne yazık ki temiz değil. Çok zor durumda kalmadıkça kullanmak istemiyor insan. 7 saatlik yol olunca da sıkıntı yaratıyor bu durum.

7.Bodrum her mevsim yaşıyor. Aylardan kasım bile olsa bomboş değil ve yine aylardan kasım bile olsa insanlar kısacık şort, askılı body ve terliklerle gezebiliyor.







8.Eda ile 5 gün boyunca hep birlikteydik ve ben böyle zamanlarda neler kaçırdığımın farkına varıyorum. Tatil bitti, yine işteyiz. Günün kaç saati birlikte olduğumuzu düşündükçe moralim bozuluyor. Oysa en güzel zamanları şimdi. En çok emek verilen zamanlar. Her şeyi sıfırdan öğretiyoruz, sorumluluğumuz ne kadar büyük. Bu öğrendikleriyle tüm hayatını şekillendirecek bir çocuk var karşımızda. Emek bu kadar ağır olunca mükafatı da bir o kadar büyük oluyor. Şu anda her şeyiyiz biz onların. “Anne” derken bize ne kadar aşık olduğunu anlıyoruzdur hepimiz. Büyüdüğünde farklı heyecanlar olacak, farklı koşturmalar. Şimdikinin yeri apayrı. Sımsıkı sarılıyoruz, rahatça kucaklayıp seviyoruz. Bu yaşlar ayrı güzel, tadını çıkaralım. Tüm gün birlikte de olsak,birkaç saatle de yetinsek; iyi olduğunu bilerek ve hep onu düşünerek.

HB

0 yorum:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News