http-equiv='refresh'/>

4 Nisan 2013 Perşembe

Evini Özleyen İki Yengeçin Hali

Bu hafta Bahadır’ın yurtdışına yaptığı iş seyahati nedeniyle biz de baba evine taşındık birkaç günlüğüne. Neden “baba evi” ise o da? Anne şefkati, anne sütü, ana kucağı ama baba evi. Manevi şeyler anneye, maddi şeyler ise babaya atıfta bulunuyor herhalde. Neyse, dediğim gibi biz de valizimi hazırladık ve anneme geçtik. Normalde Eda anneannesinde tek başına kaldığında annemle birlikte uyuyor. Fakat ben yine yeniden kendilerini tek başına uyumaya alıştırmakla uğraştığım için evde başladığım bu girişimi annemde kesmek istemedim. Çabama yazık. Yalnız sorun şu ki annemde buna müsait bir yatak yok. Bizim kalacağımız odada yine çift kişilik bir yatak var ve bu Eda ile ikimizin birlikte uyuması anlamına geliyor. Ne yapabiliriz diye düşününce aklımıza Eda’nın küçükken sadece üstünde zıplamak için kullandığı park yatak geldi. Onu kurdular benim yatacağım yatağın yanına. İlk gece kabus gibiydi. Uyumadan kabus gördük diyebilirim. Eda sürekli mızıldadı, ağladı. Yatağı yadırgadı, içine sığamadı. Aslında çok küçük değil ama deli yatan biri için dar tabi. Ertesi gece biraz daha iyiydi ama her gece yaşanan “uyumak istemiyorum”, “kalkıcam”, “anneanne gelsin” seramonilerini Perşembe oldu, hala önleyemedik.
Bunu da geçtim, bu hafta yaşadığım en büyük zorluk sabah evden çıkışım. Normalde sabahları evden anneme getirdiğimizde asla arkamızdan ağlamıyor ama orada kaldığımızdan beri; yani evden çıkan sadece ben olunca çok zor çıkıyorum. “Anne işe gitmeni istemiyorum”, “gitme anne” gibi düz cümleler ağlak halde söylenince cümledeki “anne” öznesinin içi gidiyor tabi. İstisnasız her sabah neden işe gelmek zorunda olduğumu anlatıyorum. Uzun uzun konuşmalar sonucu ikna oluyor tabi ama bu uzun uzun konuşmalar yüzünden de 4 günün hepsinde de işe geç kaldım ve üstelik trafikte yavaş süren sürücülerin tümü hakkında birazcık kötü konuştum galiba. Haber vermeden çıkma şansım var tabi. Uyanmış olduğundan çaktırmadan çıkabilirim belki ama bilinçli bir internet annesine yakışmaz değil mi?
Koca özlemi bir yanda, böyle sıkıntılar bir yanda..biraz zor geçiyor bu haftamız ama az kaldı.

Dibe bir not: Pazar günü yaz gelmiş gibi yaptı ya hava; ben de valizimi ona göre hazırladım. Babetlerimle yağmurlu bir hafta geçirmek zorunda kaldım. Öngörülerim harika. Hadi televizyon izlemiyorsun, hava durumuna bakamadın, bakmadın; o elinden düşürmediğin telefonun hava durumu uygulaması ne için var! İlk gün yağmuru gördün, eve gidip çizmelerini neden almazsın, bu umursamazlığın kime! Cevabı verilemeyen sorular. Neyse neyse evime kavuşmama sadece 3 gün kaldı.

HB

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hey Allahım, sessizce mis gibi sıvışmak varken uzuun uzun açıklamalar yapmak, iki kişilik yatakta yayıla yayıla yatmak varken illa da uyku eğitimi diye sinir harbi yaşamak... Vallahi biz biraz deliyiz :D

SadeAnne dedi ki...

Kural koyup uyacağız diye göbeğimiz çatlıyor. Ama biraz da çaresiziz, 2 yüz verince hemen zıvanadan çıkıyor bu bücürler :)

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News