http-equiv='refresh'/>

3 Temmuz 2012 Salı

Nasıl yediği mi ne yediği mi?

Önemli olan hangisi? Ben bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyorum. Eda’ya annem bakıyor ve onun bu konu hakkındaki görüşü benim için çok önemli. Ona göre yedikleri nasıl yediğinden çok daha önemli. Vitaminini, vücudu için gerekli besinleri alması, her gün sebze ve meyve yemesi, bir öğününde et veya kıyma olması gerekli. Bunları püre olarak ya da çatalla ezilmiş halde yiyiyor olması dert edilecek bir şey değil. Er ya da geç öğrenecek ezmeden yemeyi. Şu yaşta bunları bir şekilde yemesi her şeyden daha mühim. Ben de anneme katılmakla birlikte zaman zaman şeytanın “2 yaşında çocuk nasıl hala püre yermiş” sorularıyla bu durumu kabullenemeyip blender yok artık kaç lokma yerse bu şekilde yesin noktasına geliyorum. Eda çiğneyemiyor değil ama üşengeç. Mesela tabağına köfte koyduğumuzda 2-3 lokmadan sonra artık ağzında tutmaya hatta ağzındakini çıkarmaya başlıyor. Oysa çorbasına kıyma koyduğumuzda oyunla, kitapla, herhangi bir araçla kaşık kaşık yemesini sağlayabiliyoruz. Diğer türlü doymadığından emin vaziyette sofradan kalkmasına izin verirken bunda karnı doydu diye rahat bir biçimde bunu yapıyorum. Yemek aynı yemek, besin değeri aynı. Ama mideye indirilişi farklı. Peki hangisi doğru?

4 yaşına gelmiş, hala çorbadan başka bir şey yemeyen çocuklar olduğunu biliyorum. Eda’nın gidişatı bu kadar kötü değil diye tahmin ediyorum. Çünkü makarna, mantı gibi şeyleri yine çok iştahlı olmasa da ve minik porsiyonlar olarak yiyiyor. Yine de en sevdiğin yemek ne sorusuna “çorba” diye yanıt vermesi benim aklıma bu örnekleri getiriyor.
Diğer taraftan annemin anlattığına göre ben 2 yaşına kadar pirinç bile yutamazmışım. Bu hayatıma etki eden bir eksiklik olmadı. Kendimi bildim bileli normal insanlar gibi yemek yiyebiliyorum. Eda için de farklı olacağını zannetmiyorum.

Yemek alışkanlığı önemli bir konu ama sanırım sonradan kazanılabilecek kendi kendine yeme ve büyük parçaları çiğneyerek yutma alışkanlığı, sonradan daha zor alıştırılacak her türlü faydalı şeyi yemenin yanında daha önemsiz kalıyor benim için. Yediklerinin çeşitliliği ve faydası yedirilme biçimine göre daha ön planda şu an için. Anneme ikna olmuş görünüyorum değil mi?

Bu arada yediklerinin faydası deyince aklıma geldi. Annem Eda’nın yemeklerine çok az tuz ilave ediyor. Ben de haftasonu neredeyse hiç tuz eklemiyor, baharat vs ile tatlandırmaya çalışıyorum. Tuzsuz damak tadına sahip olsun
diye uğraşıyoruz. Geçen arkadaşım anlattı; kızı Ece’nin bakıcısı diyormuş ki:Ece de aynı benim gibi tuzlu yemeyi çok seviyor. Arkadaşım da “acaba neden, sen yemekleri tuzlu yaptığın için ona alışmış olmasın” demiş. Elbette o yüzden, biz nasıl hazırlarsak ona alışıyorlar. Bir de böyle dertler var. Ben de o yüzden tuzlu yemesindense, hamburger yemesindense sağlıklı bir sebze çorbası yesin diyorum. Sizce?

HB

4 yorum:

AdanınAnnesi dedi ki...

Buaralar aynı sorunlar bizdede varki çok üzülüyorum. Çorba içerken mesela aç olduğunda bile bir kaç kaşıktan sonrasını çıkarmaya başlıyor. Buna en sevdiği pilavda dahil. Aç biliyorum ama neden yapıyor anlamıyorum. Bence ne yediğide nasıl yediğide! Artı çok az tuzun çok zararı olduğunu sanmıyorum.Birde bebek değiller artık. Kendimden örnek azda olsa tuz kullandığım yemeklerde tuzsuz yemek beni o yemeği yememeye sevkediyor. Çünkü leziz gelmiyor.
Acaba annenin az da olsa tuz kullanması,senin kullanmaman ve aradaki farktan dolayı Eda'ya iştah kabartıcı yada lezzetli gelmiyor olmasına sebep olabilirmi?

SadeAnne dedi ki...

Yok ondan değildir çünkü ben de baharat ilave etmediğim yemeklere çok az da olsa tuz ekliyorum. Ya da tuzsuz çorbaları severek yiyebiliyor. Tuzun etkisi yok, tamamen tembellikten bizimki. Kuru şeyleri çiğneyip yutmakla uğraşacağına çorbayı tercih ediyor. Sizin iştahsızlık dişlerle alakalı olabilir belki, o dönemlerde Eda da aynı şeyleri yapmıştı.

Unknown dedi ki...

Haticecim, bence bu konuda da cocukla ilgili diger konularda oldugu gibi mutlak dogru diye bir sey yok. Annenin cocuguna karsı nasıl bir duruşu olmasını istiyorsa, dogru o.
Bizde mesela soyle bir durum var. Ablamla ben yemek yedirme konusunda tamamen farklıyız. yegenim Arda cok istahli bir cocuk degil. kucuklugunden beri yemek saatleri hep uzun ve sancılı oldu. her ogun icin 2-3 cesit corba, birkac cesit makarna-pilav hazırlarlar. ve azar azar zorla yedirirler. pesinden kostukları da olur, oyunla kandırmaya calıstıkları da. ve ablama sorunca, oglunun ac kalmasındansa bu kadar yorucu ogunler gecirmeyi tercih ettigini soyler. oysa ben Dafneye her ogun icin sadece birer cesit corba-makarna-yemek hazırlıyorum. eger sevmem-yemem derse, ya da masadan kalkıp dolasmaya baslarsa baska birsey yedirmeye calısmıyorum. elimde catalla pesinden gitmiyorum. bana gore de bir ogun ac kalması, yeme alıskanlıgını oyunla ya da inatla gecirmesinden daha zararsız. o ogun yemediyse bir sonrakinde daha da istahlı yiyor mesela. ama en azından mırın kırın edince annesinin baska seyler sunacagından umidi kesmis durumda, yemezse ac kalır sonraki yemege kadar.
sonuca baktiginda benim kızım da ablamın oglu da gayet saglıklı, bedeni-kafası duzgun calısan cocuklar. yani senin ne yapmak istedigin onemli bence :)

SadeAnne dedi ki...

Canım çok haklısın. Bana göre de koşturarak yemek yemesindense hiç yemesin ve aynı şekilde 1 çeşit yapıyorum. Alternatifi olmadığını bilmeli ki önüne gelen yemeğe burun kıvırmasın. Her annenin tarzı, görüşü farklı dediğin gibi. Ben biraz daha ortadayım sanırım. Ne yediği çok önemli, nasıl yediği konusunda peşinde koşturmak, tv karşısında yedirmek dışında tavizlerim daha fazla.

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News