http-equiv='refresh'/>

25 Ocak 2012 Çarşamba

Anneler çalışırsa

Annelerin çalışma hayatına girmesiyle, daha doğrusu çalışan annelerin sayıca artmasıyla birlikte bebek bakıcıları için tam anlamıyla bir sektör oluşmuş oldu. Artık bakıcılar da işverenleri kadar seçici neredeyse. Ulaşım masrafı verilecek, sigortası ödenecek, ev işi ve yemekle ilgilenmeyip sadece çocuğa bakmakla sorumlu olacak vs. vs. birçok kriteri var kimisinin. Anneler de canını emanet ettiği kişinin en iyisi olmasını istiyor haklı olarak. Çocuğumla güzel ilgilensin, onu üzmesin, beslenmesine dikkat etsin, kısaca kendisi çocuğuna nasıl davranıyorsa ona maksimum yakınlıkta yaklaşım göstersin istiyor anne. Böyle birini bulanlar şanslılar grubuna giriyor. Bakıcıları bir kenara bırakırsak bu tanıma en uygun insanlar aslında anneanne ve babaanneler. En şanslı anne de annesi veya kayınvalidesi ile aynı şehirde yaşayan anne bence. Çocuğa annesi değil bakıcı bakıyor bile olsa anneye yakın oturmanın avantajları o kadar çok ki..Çocuğun bakıcıya alışma sürecinde destek olur, arada gider ziyaret eder. Hatta bence en önemli artısı çocuk ana okuluna başlayınca birkaç saat için bakıcı bulmaya gerek kalmaz.



Eda’ya annem bakıyor gündüzleri. Her sabah işe gelmeden anneye bırakıyoruz. Akşam da iş çıkışı yemeğimizi yedikten sonra (burası avantajın artık son noktası) Eda’yı alıp eve dönüyoruz. Çok şükrediyorum, annecime dua ediyorum her zaman. Sağlık diliyorum. Hakkını ödeyemem. Anneanne ve babaannelerin baktığı çocuklar şımarık olur derler. Belki doğruluk payı vardır bilmiyorum ama bana da anneannem baktı annem çalıştığı için. Tek çocuk olmama ve o zamanlar tek torun olmama rağmen hiç de şımarık yetiştirilmedim.

Buna rağmen bakıcının anneye göre gözlemlediğim bir artısı var aslında. Annelere bir şey söylemek, hele benimki gibi alınganına, biraz zor oluyor. Örneğin Eda geçen haftadan beri yine öksürükten ve burun akıntısından dolayı antibiyotik kullanıyor. Yanında da bir sürü şurup. Annemle babam bir süredir öksürüyorlar. İkisine de ilaç almıştım, içtiler fakat tam anlamıyla geçmedi. Kuru öksürük devam ediyor. Doktor muayenesinden sonra anne siz de antibiyotik kullanın, doktora yazdır babamla ikiniz için dedim. Annem biz öksürmüyoruz, onunla ne alakası var dedi, alındı tabi anında. Öğlen uykularıyla ilgili de bir şey söylemiştim geçenlerde. Ben bu kadar yapabiliyorum diye alınmıştı yine. Oysa bakıcıya bunları çok çok rahat söyleyebilirsin. Anneleri eleştirmek daha zor ki benim annem eski metodları uygulayan biri değil. Her şeyi bana sorar, benim dediğim gibi yapar. Mesela asla abur cubur yedirmez, ayağında sallamaz. Ona rağmen çok bir şey demeye gelmiyor J

Bunlar çok ufak şeyler. Eda onunla çok mutlu maşallah ve ikisi de birbirini çok seviyor. Tüm kuzucuklar sevdiği kişilerle vakit geçirsin gerisi çok da mühim değil.

HB

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Alicek geçmiş olsun.Büyüklerinizde çar çabuk iyileşir inş.Kış mevsiminin olmazsa olmazı kuru öksürük olsa gerek..
Anneler konusunda aynıyız galiba ,alınganlık en belirgin özellikleri :(

Sitare dedi ki...

Akşam da iş çıkışı yemeğimizi yedikten sonra (burası avantajın artık son noktası) Eda’yı alıp eve dönüyoruz.

yuhh diyorum daha da bir şey demiyorum :)))))
bu kadına 1 kelime daha etme :)))

SadeAnne dedi ki...

Düşlerimden İnciler; çok teşekkür ederim. Bu kışın hastalığı öksürük ve bronşitmiş :( karın yağmasıyla birlikte umarım kaybolur bu salgın.

Sitare; kızım laf eder miyim hiç, diyorumya hakkını ödeyemem asla. Ama alıngan bir yapısı var, kendi de kabul ediyor zaten :)

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Recent News