Geçen hafta
kızı babasına emanet edip çarşıda ne kadar boncukçu, kurdeleci, hobi dükkancı
varsa her birini gezmeye koyuldum. O kadar çok poşetle yürü de yürü, günlerce
kollarım ağrıdı ama neyse ki istediklerimi alıp da eve döndüm. Bu keçe
çalışmaları beni giysi dükkanlarından uzak tutuyor, oyalanıyorum; böylece AVM
gezme ihtiyacı bile duymuyorum diye sevinirken malzemelere bir sürü para
harcadığımı farkettim. Yok, bu hayatta para harcamadan yapılan tek bir şey yok
anladım ben.
Çarşı içine
arabayla girmek eziyet olur diye otobüsle gideyim dedim. Araba konforuna
alıştıktan sonra otobüsün nasıl bir zulme denk geleceğini hesap edememişim.
Üstelik onca yolu ayakta gittikten sonra. Dönüşte metro ile şansımı denemek
istedim. Yine ayakta yine havasız ve kalabalık bir ortamda yolculuk yapıp eve
kendimi zor attım.
Bahadır bana,
daha doğrusu Eda ile ikimize “aktivite odası” yapmış. Eda kağıt kessin,
yapıştırsın, boyama yapsın. Ben de keçelerimle uğraşayım diye. İçinde ütü
masası, çekyat, giysi dolabı olan odaya atölye ya da faaliyet odası denebilir
mi? Yakışık almaz. Bahadır’ın bizi başından atıp tek başına rahat rahat salonda
film izleme projesi desek daha doğru olur sanırım :p
Faaliyet
odamızdan çıkan son eserler :)
3 yorum:
çok güzel olmuş, her biri birbirindn güzel ellerine saglık. kendinize oda yapmanız da guzel olmuş :)
bence de çok çok güzel olmuş hepsi :) en güzeli zaten bu şirin ve güzel anne-kızın elinden çıkmış olması, daha ne olsun! :) darısı kızlarımla bana olsun tabi :)
Çok sağolun bayanlar, beğenildiğinde nasıl seviniyorum bilemezsiniz :)
Yorum Gönder