http-equiv='refresh'/>

24 Mart 2015 Salı

Adenimiz geldi!

19 Martta…38 haftasını bitirdiği gün doktor almamız gerektiğini söyledi. Zaten 40 hafta duracak bir bebek değildi ama sancıların başlaması ve amnio sıvısının azalması üzerine kontrole gittiğim gün hastaneye yatışımı istedi. Hazırlıksız yakalandım yani. Muayene sonrası apar topar eve gelip valizimi aldık ve odaya yerleştik. Saat 3 buçuk gibi beni ameliyathaneye aldılar. Kalabalık bir  ekip hazırlık içindeyken ister istemez heyecan yapıyor insan. Doğum ilkinde olduğu gibi yine çok güzel geçti şükürler olsun ki. Meraklı bekleyiş ve yavrumun ilk sesi..Sonra o yumuşacık tenine ilk dokunuş. Tarifi imkansız. Hemen ameliyat bitsin de yanına gideyim diye sabırsızlanıyor insan. Belki de o yüzden çok uzun geldi devamı.
Odama çıktığımda anestezinin etkisiyle hala titreme halindeydim. Eda’nın da okul çıkışı yaklaşıyordu. Neyse ki o gelene kadar normale döndüm. Adenimi emzirdim ilk kez. Minik kızım çok zorlandı elbette. Ablası hastaneye geldiğinde onu odadan çıkardık ki ablası alıp getirsin yanıma. Çok minik buldu kardeşini Eda kuzum. Sürekli öpmek, dokunmak istedi. İşin kötüsü bir süredir hasta. Fazla ilgisi devam ediyor hala ama normal karşılayıp niye yüzünü öpmemesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Kıskançlıktan gelen davranışları oluyor. Olacağını biliyorduk öncesinde. Alışacaklar inşallah.
Minik kızım sarılık olmasın diye 2 saatte bir emzirmem lazım onu. Ancak bizim cadı 5 dakikada yorulup uyuyakaldığı için sık acıkıyor ve çok da saat hesabı yapmama izin vermiyor. Uykuları da kısa kısa haliyle. Düzene girecek eninde sonunda (deneyimli anne rahatlığı)
Uyurken gülümsüyor bazen, ya da yüzünü buruşturup ağlama hazırlığı yapıyor. Acıktığında ağzını açıp sağda solda meme arıyor. Uyanıkken masum masum küçücük suratıyla bakıyor. Ve ben onun her hallerine ölüp bitiyorum. Minik kızımı gördüğüm andan beri tarifsiz bir şekilde çok seviyorum. Allah Adenimin kaderini güzel yazsın, ona sağlıklı ve mutlu, uzun bir ömür versin. Bizi birbirimizden hiç ayırmasın inşallah.
Uykusuz, yorgun günlere merhaba. Aşk dolu, mis kokulu günlere merhaba.
Hoş geldin Aden’im!


HB

6 Mart 2015 Cuma

Son Düzlük

Doğum iznine ayrılınca sanki blog yazmak da işimmiş de işgörmezlik raporu yüzünden ona da ara vermişim gibi oldu. O kadar az oturuyorum ki. Doktorum beni öyle bir moda soktu ki bırakın ayakta kalmayı oturduğum zamanlar bile sınırlı. Öyle olunca bilgisayar başına da geçemiyorum tabi.
Doğuma tahmini 2 hafta kaldı. Bebeğin başı o kadar aşağıda ki anca 2 hafta kalır yorumunda bulundu doktorum. Yine de temennimiz kalabildiği kadar anne karnında durması. İlk doğum sezaryendi. SSVD yaygınlaştı ancak ben normal doğuma ihtimal vermiyorum. Bebeğin duruşu çok müsait olmasına rağmen ben buna hiç hazır değilim. Kilo alımı fazla, 20 kilo aldım toplamda. Buna sebep olan hareketsizlik de normal doğumu zorlaştıran bir faktör. Ayrıca hamileliğimin çok başında başlayan bacak, kasık ağrıları yüzünden adım atarken bile zorlanıyorum.
Evde hayat nasıl geçiyor? Bahadır önce Eda’yı okula, sonra beni anneme bırakıyor. Onunla hazırlıklar yapıyoruz zaman zaman. Hastane odası ve sonrasında gelecek olan misafirlerimiz için bu hazırlıklar. Geçen hafta İkea’ya ve bebeğin ihtiyaçları için alışverişe gitmiştik. İkea’da gezerken yakında koltuk var mı bir soluklanayım diye bakmaktan düzgünce gezemedim bile.
Doktorum 36.haftayı devirdiğim için sık sık kontrole çağırıyor. Kontrol günlerinde Eda’yı okula ben bırakıyorum ve şu günlerde araba kullanmak da beni zorlamaya başladığı için başka bir çözüm mü bulsam diye düşünüyorum.

3.trimester tespitleri

-Uyku daha bebek gelmeden beni unut sen artık mesajları veriyor. Gece bir taraftan diğer tarafa dönmek ne zor! Sırt üstü yatmak ise imkansız. Üzerinize 20 kilo ağırlık koysalar nasıl nefes alırdınız? Ben o durumdayım şu an.
-Yere bir şey mi düşürdüysen yandın! Ki eskiden olmadığı kadar çok yapıyorum bunu ve eğilip almak kabus gibi. Yukarı uzanmak da zor tabi. Her şey benim boyumda olsa keşke.
-Yollarımız ne kadar berbat! Her yer yama, her yer çukur. Zıp zıp seyahat etmek zorunda kalıyorsunuz.
-Hastane gibi belli başlı yerlere tıpkı engelli otoparkı gibi hamile otoparkı yapmaları gerekiyor. Hastaneye gittiğimde arabayı öyle uzağa park etmek zorunda kalıyorum ki NST’ye girdiğimde nefes nefese oluyorum. Normalde hamileler için yürüyüş iyidir tabi bu yüzden kimse düşünmemiş olabilir ama her gebelik bir değil. Hele son aylarda uzun yürüyüşler hepsi için zor olmalı.
-2.çocuk geldiğinde ev halkını zor günler beklediğinin farkındayım. Ancak ev halkı dışındaki insanlar bu süreci sinir bozan sorularıyla daha da zorlaştırıyor. Şimdiden anladım bunu. Bu soruları soranlara karşı kalp kırmamayı umuyorum.

“Kıskanacak mısın kardeşini?”
“Sen kendini sevdirmezsen ben de kardeşini severim.”
“Sen artık ablasın, yakışıyor mu sana”
“Kardeşine bakıyor musun?”

Bakalım nasıl baş edeceğiz tüm bunlarla. Benden haberler böyle.  Miniğimizin sağlıkla aramıza katılması şu ara en büyük dileğimiz. Hamileliğin hep zor yanlarını anlattım ama her kadın aynı olmadığı gibi her hamilelik de aynı değil. Diğer yandan belki de son kez bu mucizeyi yaşıyorum ve onun her kıpırtısıyla kalbimde şimdiden kocaman sevgisini hissedebiliyorum. Mis yüzünü görmek de nasip olsun.


HB

Popüler Yayınlar

Recent News