Başlayalım..
Bazen aklına bir şey takılır ve bulana kadar beynini kemirir. Bulduğunda yaşadığın rahatlama her şeye bedeldir.
H: Kızım be sen bir kelimeyi çok komik söylüyordun. Neydi o neydi neydi?
E: Neyi komik deyyodum anne?
H: İşte buuu!
Sabahın köründe gözünü açamazken minik bir tebessümle değişir her şey bazen.
H: Aşkııım gel hadi montunu giyelim.
E: Bana mı aşkım dedin anne?
İç ses: Yok kızım, sana demedim. Babana evden çıkarken montunu giydirmek en büyük hobilerim arasında yer alıyor da...
E: Bu çizmelerin çok çirkinmiş anne.
H: Aaa beğenmedin mi, ama başka çizmem yok ki :( En iç ses: Sonra da neden yalan söylüyor bu çocuk dersin, neden sürekli yeni oyuncak istiyor dersin!
E: Ben sana yeni çizme alırım annecim.
“Sen daha küçüksün bunu yapmak için” dediğin minik insanlar bazen seni öyle bir şaşırtır ki bu cümleyi bir daha kurasın gelmez.
Kahvaltılık bir şeyler almak için gidilen peynircide açıkta duran zeytinlerden 1 tane kapmıştır Eda. 2 aylıkken içme sularıyla yıkanan bu şahsın hijyen konusunda artık geldiği noktaya annesi bir yandan şaşırırken bir yandan da sevinmektedir. Eve gitmek üzere arabaya binilir.
E: Baba zeytinin çekirdeğini çıkartsana.
B: Olur kızım, çıkartıp öyle vereyim.
Der ve çekirdeği camını açıp toprağa fırlatır baba.
E: Neden dışarı atıyorsun baba?
Baba algılayamaz ve cevap veremeden kalır.
E: Çöpe atsana baba.
Baba çaresiz hatasını kabullenir.
B: Özür dilerim kızım, bir daha çöpe atarım.
Gözlem ve sorgu mekanizmasının da tıkır tıkır işlediği de anlaşılır böylece.
Bazen hiç farkında olmadan yaşamın içinde birine bir şeyler öğrettiğini, aktardığını, aşıladığını farkedersin.
M&S’dan termal atlet almıştım. Önce Eda’da test ettim aslında ve memnun kalınca da kendim için de aldım. Eda hanım bu alışverişin neresinde konuya dahil oldu, benim de aynı atletlerden aldığımı hangi ara gözlemledi bilinmez bana bir gün durup dururken şu soruyu yöneltti:
Termal atletini giydin mi anne?
Böyle annenin çocuğu bilmeyecek de kim bilecek termal atleti!
Bu ve benzeri diyalogları çocuk yapmadan yaşayabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. 1 çocukta zarardasınız Başbakanımızın dediğine göre ama böyle keyifli diyaloglar yaşamanız çok mümkün. 2 çocukta, yerinizde pantinaj yapadurun çocuk sayısı artarken böyle diyalogların da azaldığını ya da kardeş kavgası diyaloglarına dönüştüğünü göreceksiniz muhtemelen. 3 çocuk bizi ileriye taşırken diyalog falan hatırlamaya, 3’ten sonrası ise hatırlamayı bırakın yazmaya bile fırsat tanımayacaktır. Diyeceğim o ki teşviklerim tek çocukla, hadi bilemediniz 2 tane ile sınırlıdır. Fazlasında eğlenceli diyaloglar teşviğinden yararlanmayı ummayınız. Sevgiler, saygılar.
HB
4 yorum:
kibarcık, tatlıcık Eda'cığın "deyyodum" diye bir kelime telfuzuna sahip olabileceğini hayal bile edemedim :)))
size kahvaltıya geldiğimizde Bahadır ile ikiniz mutfaktayken Eda ile diyaloğumuz:
Alper: Bak Eda bu ablanın göbişinde bebek var.
Eda: İki tane mi??? (parmaklarıyla iki yaparak)
:)))
Siz gelmeden söylemiştim 2 tane diye, yazmış bir kenara demek ki :)
Dikkatleri ve hafızaları hayrete düşürüyor insanı.
cok sirin yaa.bu yeni yeni konusma halleri cok tatli oluyo
Tatli dilli Eda :)
Bana da gecen gun kuaforde bir hanim teyze " tek cocuk hic cocuk" dedi bakakaldim
2 yildir tek cocuguma kendim bakamadigim icin yaptigim vicdani anlatsam mi dedim icimden. Bak bakalim hic cocukicin bunlara uzulurmu bir anne diye vazgectim!
Neyse!
Cok guzel diyaloglar optumsizi
Tek cocukiyidr bu arada bence;)
Yorum Gönder