Bir varmış bir yokmuş...Zamanların birinde, tüm cihana şanı yayılmış olan bir okul bulunmaktaymış. Bu okulda sistem biraz farklıymış. Okul yönetimi kurallarını kendi belirler ve onlara karşı çıkılmasını istemezmiş.
Okulda okutulan dersler de farklıymış elbet.
Kişiler Hukuku müfredattan kaldırılmış mesela. Çünkü hak ehliyeti, kişilik haklarının korunması gibi temel ilkeler devredışı kalmış.
Anayasa Hukuku müfredattan kaldırılmış. Çünkü okulun temel amaç ve görevleri bu derste okutulduğu gibi olmuyormuş artık. Aslında hiçbir madde yazıldığı gibi gerçekleşmiyormuş.
Ceza Hukuku keza öyle. Kim suçlu, kim hüküm yer; işlenen suçtan kestirmek mümkün değilmiş artık çünkü.
Türkçenin tamamen gereksiz bir ders olduğuna karar verilmiş. Argo kelimeler kullanmak serbestmiş burada.
İngilizce temel düzeyde verilip devamına ihtiyaç duyulmuyormuş. Chicken translation denilen yöntemi öğrenmek kafiymiş.
Bunun gibi birçok ders müfredat dışı bırakılırken boşalan derslerin tamamı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisine çevrilmiş. Bu okulun en önemli misyonu öğrencilerine din öğretmek haline gelmiş. Bir de kendi görüşlerini empoze etme misyonu varmış ki o zaten kitaplarla öğrenilecek şey değilmiş.
Bu okulda sınıf geçmek de öyle kolay iş değilmiş. Sınavlarda 3 yanlış 1 doğruyu götürmez, 1 yanlış tüm doğruları götürürmüş.
Okulda seçilmiş öğrenciler sınıfı varmış. Kurallara itiraz etmeyen, her söylenileni yapan ve bu din derslerinden yüksek not alan herkesin bu sınıfa geçme şansı varmış. Bir zamanlar gayet güzel anlaşan, birlikte hayatı paylaşan okul öğrencileri bu seçilmiş sınıf yüzünden artık birbirine tahammül edemez hale gelmiş. Kendi sınıfından olmayan, diğer şube öğrencileriyle sürekli dalaşır olmuş. Kendi gibi düşünmeyenlerle arkadaşlığını kesmiş. Kendi gibi olmayanlara sıfatlar tanımlamış.
Okul yönetimi refahı sağlıyor gibi görünmek için sık sık okulun duvarlarını boyar, bozuk olmayan fayanslarını söker yenilermiş. Aslında öğrencilerinden aylık olarak topladığı paralarla onlara yiyecek ve giysi dağıtırmış. Fakat bazı öğrencileri bunun kendi verdiği paralarla olduğunun farkına varmadan okul yönetimine teşekkür eder dururmuş. Refahı bu şekilde arttırdığını düşünen okul yönetimi kendinde tüm öğrencilerin özel hayatlarına karışma yetkisi bulurmuş. Okul kuralı ya, öğrenciler de uyarmış mecburen.
Bir gün okul yönetimi okulun bahçesinde kalan ve öğrencilerin vakit geçirdiği son yeşil alanı da binaya çevirmeye karar vermiş. Sınıflardan bazı öğrenciler buna karşı çıkmış. Yeşil alanlarını korumak için orada oturmaya başlamışlar. Derken olaylar büyümüş ve okul yönetimi şiddet kullanmaya başlamış. Öğrenciler haklarını savunmuşlar, yönetimde rahatsız oldukları şeylere artık tahammül edemediklerini aktarmışlar. Dertlerini dinlemeleri için haykırmışlar. Karşılarında onları dinleyen kimse olmamış. Sadece şiddet varmış bunlara karşılık. Şiddet, disipline gönderme ve okuldan uzaklaştırma cezası.
SON
Masalın sonu eksik mi kaldı? Siz kendiniz tamamlayın. Her masalda kötüler kaybetmiyor mu? Bu masalın yazarı da sonu öyle tamamlamış olmalı.