http-equiv='refresh'/>

30 Nisan 2014 Çarşamba

Rahat anneler rutin sevmez mi?

Bazen kızıyorlar bana, çocuk bu robot değil ki. Hep aynı saatte uyusun, hep yemek saatlerine uysun diye zorlama bu kadar eleştirileriyle karşılaşıyorum. Hatta bazen ben de kendime kızıyorum, neden kasmışım ki bu kadar uyusun da uyusun diye. Canı ne zaman uyumak isterse o zaman uyusun bırak stres yapma hiç diye kendime çok söyledim.
Eskiye göre rahatım da ama haftaiçi biraz daha hassasım. Çünkü sabahları zaten o kadar zor uyanıyor ki bir de geç yatarsa iyice uykusunu almadan okula gidiyor. Haftaiçi hiçbir yere gidemiyoruz sırf bu yüzden. 1 saat geç uyusun ne olacak diyenlere de cevabım var. Ufak bir formülle 1 saatin aslında çok saat olduğunu gösterebilirim.

1 saatlik kayma + bunun getirdiği uyku sapıtması < 2 saatlik kayma

Dün gece yaşadık. Annem yemeğe çağırmıştı. Bahadır Celal ile Ceren diye bir filme takılmış, Eda’nın da ilgisini çekmiş. Baktım baba kız göz kırpmadan film seyrediyorlar. Film de Şahan’ın! Neyse uyku saati gelince kalkalım dedim tabi istemedi. Birkaç kez söylememe rağmen ancak film bitince kaldırabildim. Yani saat 9:45’te! Eve git, giyin, yat derken saat 10’u geçti tabi. Yatakta da dön dön, uyuyamıyorum anne, uykum yok anne derken derken 11’den sonra anca uyudu. Yani 2 saatten fazla uykusuz kalmış oldu. Ve ben de artık rahatım, ikinci çocuk olursa uykuyu yemeği hiç de takmam artık kafama derken boş konuştuğumu anlamış oldum. Hala rahat anne olamamışım :(





Bu arada Lucello’da yeni ürünümüz anneleri ilgilendiriyor. Göz atın, pek sevimli bir yedek kıyafet torbası hazırladık.


HB

24 Nisan 2014 Perşembe

Lucello Karşınızda

“Biz, özel sektörde çalışan iki arkadaşız. Monoton çalışma hayatımızda yarattığımız bu renkli dünya bizim hayal bahçemiz. Renkli renkli keçelerin, boncukların, kurdelaların içinde zaman geçirmek, ortaya yeni bir şeyler çıkarmak çok zevkli. Ama asıl işin güzel tarafı bu ortaya çıkanların birileri tarafından beğenilmesi ve kullanılması. Hazırladığımız farklı tasarımları sizlerle bu sitede paylaşıyoruz. Sevip sizin olmasını isterseniz mail ile bize ulaşabilirsiniz.”



Diyerek yola çıktık Nevin ve ben. Bir süredir işten kalan zamanlarımızda l’ucello ile ilgileniyoruz. Lucello; insanların severek yaptığı işler de olabilir diye düşünmemizi sağladı. Bunun yanı sıra emek harcamadan güzel şeyler ortaya çıkmasının imkansız olduğunu da bir kez daha anladık. Emek veriyoruz, bu işle uğraşırken büyük keyif alıyoruz. Tek eksiğimiz yaptıklarımızı paylaşıp beğenilmesini sağlamaktı. Bugün itibarı ile bunu da tamamlamış bulunuyoruz.

Bu arada, bu uğraş canım arkadaşım Mine’nin sayesinde geldi beni buldu. Onun katkısı belki de herkesten büyük. Lucello’nun logosunu da bizzat kendisi çizmiştir. Yetenekli ve candan arkadaşıma bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Lucello mu l’ucello mu bir açıklık getireyim. Aslında doğrusu l’ucello ancak mail adresi, blog gibi birçok yerde karakter kullanılmadığı için lucello olarak değiştirdik biz de.



Instagram hesabımız; http://instagram.com/lucellodesign


Hazırladığımız ürünleri bu platformlarda paylaşacağız. Instagram bu tür tasarımların en aktif kullanıldığı yer ama ünlü isimlerin yorumlarında görüyorum bazen reklam amaçlı gereksiz şeyler yazıyorlar. Bu tür itici hesaplarla alakamız olmayacak tabiki.

Şu ana kadar hazırladığımız ürünleri bloğa ekledik. Umarım güzel olur, heyecan dorukta :)


HB

22 Nisan 2014 Salı

Bronşit kışı , kış kış bronşit

2013-2014 kış sezonu ve devamında gelen bahar bizim eve hastalıklarıyla damga vurdu. Bahadır ve benimkiler epey vurucu olsa da Eda’nın rekor yılı bizim hastalıkları gölgede bıraktı. 3 yıl boyunca kullandığı ilaçların çok daha fazlasını 4 ay içinde kullandı maalesef. Ocak ayına kadar her şey güzeldi halbuki. Okulun ilk yılı için boşuna korkmuşuz, hiç de hasta olmadı derken bir başladı bugün oldu hala boğuşuyoruz. 3 kez üst üste bronşit, bunun sebebini bir türlü anlamayan ve akciğer filmi çektiren doktorlar, tabi yanı sıra kan tahlilleri ve artık hastanelerden bıkan, doktor dediğim anda suratı buruşan masum kızım. Bu bronşitler öyle korkuttu ki artık bizi antibiyotikle tedavi olduktan 1-2 hafta sonra tekrar öksürük başladığında anında soluğu doktorda alıyoruz. Gittiğimizde basit bir geniz akıntısı iken yine bronşite dönüşebiliyor. Üstelik bu süre zarfında 2 ay kadar da okula göndermedik, istirahat edip güzel beslenmesine rağmen önüne geçemiyoruz. Hala da anlamadık nedenini.

Bu süreçte özel hastanelerden de o kadar soğuduk ki. Pazar günü karın ağrısı yüzünden kıvranınca yine doktora götürmek zorunda kaldık. Apandisit olabilir mi diye endişelendik çünkü. Doktor yine kan tahlili, artı idrar tahlili istedi. Zaten yavru sancıdan ve erkenden ağrıyla uyanmaktan yorgun düşmüş. Hastanede uyuyakaldı. Derken uyurken beklemenin anlamı yok diye eve götürdük. Uyanınca idrarını alıp hastaneye ilettik. Doktor idrar yolu enfeksiyonu deyip bunların üzerine bir de ultrason görmek istedi. Zorlukla Eda’yı ikna edip hastaneye götürdük. Ultrason çekildi ve tamamen boşu boşuna. Çok şükür bir şey çıkmadı diye sevinirken neden bunu istediğini de sorguladık bir yandan. 450 TL tuttuğundan olabilir mi? Mümkün. Parası zaten önemsiz geliyor o anda ama maruz kaldığı radyasyon canını sıkıyor insanın.

Aşı dışında doktora gitmiyoruz ne güzel derken bu sene çocuk doktorlarının yüzünü eskittik. Ve ben hala tamamıyla güvenebildiğim, tedavisinin içine maddiyat katmadığını düşündüğüm bir doktor bulamadığımı farkettim. Zaten Pazar günü itibarıyla Eda’nın özel sağlık sigortasının ayakta tedavi limiti dolmuş bulunuyor. Umarım bu yıl için hastalık sebebiyle gitmek zorunda kalmayız artık. 4 ayda limitini dolduran bu yavrucuk artık hasta olmaz umarım. Vücudu ilaçlardan arınsın ve sağlıklı günler yaşasın tek dileğim bu. Ve bunlara rağmen dua ediyorum. Allah dermanı olmayan dert, tedavisi olmayan hastalık vermesin.


HB

8 Nisan 2014 Salı

Süslü babet

Babet sezonu açıldığına göre artık bu yazının zamanı gelmiş demektir. Düz siyah babet alıp birkaç dokunuş yaptım ve kertenkeleli babetlerim çıktı ortaya. Kertenkele şekli süslemeye çok uygun bence. 






Kertenkele demişken büyük usta Gaudi’yi de anmadan geçmeyelim. Barcelona’ya gidip Park Güell’deki kertenkele heykelinin yanında poz vermeyen olduğunu sanmıyorum. 

7 Nisan 2014 Pazartesi

Ciğer açmaca

Baharın gelişiyle kapalı yerlerden kurtulup kendimizi doğanın içine atmanın ve uzun süre sonra içimizi bunaltan gündemden biraz olsun kopup normal hayata dönebilmenin mutluluğu içinde bu fotoğrafları paylaşıyorum. Artık keyifli şeyler konuşmak dileğiyle…










Popüler Yayınlar

Recent News